ÖNSÖZ: Bu çalışmamın ilk ve temel amacı, hem küresel kriz
salgınının pençesi altında fena halde kapana sıkışmış kapitalist sistemin
üretim ve dolaşım sürecinin kendi niteliğinden ileri gelen çelişme ve
uzlaşmazlıklarını sergileyerek, krizin gerçek niteliğini ve nedenlerini açığa
çıkarmak; ve böylece, krizin, “sistemin krizi” olduğunun kanıtlarını ortaya
koymak; ve hem de bu sergileme bağıntısı içinde, Marx’ın, “kriz ve çöküş”
teorisinin ayırt edici özelliklerinin güncel küresel krize tuttuğu o güçlü
ışıkla okuru buluşturmaktır.
Anlaşılır ki, bu çalışmanın temel amaçlarından biri de,
krizle boğuşan ve temelden sarsılan sistemin, kapitalizm çerçevesinde
kalındıkça krizlerden asla kurtulamayacağını, geçici olarak atlatılsa da,
arkaya alınacak olan krizin, daha güçlü krizlerin etmenlerini sürece taşıyarak,
“çöküşünü” yakınlaştırmada gecikmeyeceğinin kanıtlarını sergilemek; böylece,
onun, üretici güçlerin gelişmesinin mutlak biçimi olmadığı, “doğaya uygun bir
biçim olmadığı”, engelleri bulunduğu ve Marx’ın sözleriyle, üretimin maddi
gereksinimlerinin gelişmesinde belirli bir sınırlı döneme denk düşen tarihsel,
yani geçici bir üretim tarzı olduğunu göstermektir.
Elbette ki, bu çalışmada, okur, baştan sona, her adımda,
Marx’ın, kapitalizmin krizi hakkındaki güçlü analizlerinin izini bulacaktır.
Dolayısıyla, bu çalışmaya rengini veren şey, bütünüyle Marx’ın ve Marksizm’in
bakış açısı olacaktır. Zaten başka türlü de kriz hakkında berrak bir kavrayışa
ulaşmak olanaklı olmaz.
Marx, bu işin
piridir. İki yıldan fazla bir zamandır sürmekte olan ve hala da derinleşerek
süren ve daha da sürecek olan kriz, kapitalizmi renkli tüylerinden soyup
çırılçıplak bırakmıştır. Kriz öncesi dönemde yeterince açığa çıkmayan,
saklanan, ertelenen ve süslü bir pelerinle üstü örtülen sistemin tüm çelişme ve
çatışmaları, tüm falsoları ve iç frenleyici engelleri krizle birlikte açığa
çıkarak; sistemin bütün zaaflarını ve yeteneksizliklerini, 5 bütün
güçsüzlüklerini ve gelişme sınırlarını ortaya çıkarmıştır. Kapitalizmi
yücelterek onu “ölümsüz” yapan safsatalar, krizle birlikte yıkılıp gitmiş; yeni
bir renkli ambalajla, “küreselleşme” ambalajıyla piyasaya sürülen “masal”
hakkında yayılan “tatlı hayaller” krizin yıkıntıları altında sönmüştür.
Kriz, meta
ekonomisine dayalı kapitalist sistemi “pazar aracılığıyla” yönetme düşünce
çizgisinin kolunu-kanadını kırarak, ona dair beslenen umutları kara bulutların
arkasına gömmüştür. Krizden derin vurgun yiyen sistemin dikişleri bir türlü
tutmuyor. İki yıldan fazla bir zamandır süren kriz, sona ermek bir yana,
ağırlaşarak ve derinleşerek yerkürenin her santimetre karesini etkisi altına
alarak, hem etki alanını genişletiyor ve hem de şiddetini artırıyor.
Devlet merkez bankalarının kasasından bol miktarda mali
piyasalara, bankalara ve sanayi tekellerine aktarılan paralar ve verilen
güvenceler bile krizin şiddetini azaltmaya ve onu engellemeye yetmiyor. Marx’ın
Kapital, Artı-Değer Teorileri, Grundrisse gibi temel eserlerinde kapitalizmin
krizini sergilediği teorik çalışmalarının, burjuvazinin zor geçidi aşmada
başvurduğu kaynaklar arasında baş köşeye yerleşmesi boşuna değil. Burjuvazi,
çaresizlik içinde o ünlü sınıf düşmanına yüzünü dönmüş durumda! Marx’ın kriz ve
çöküş teorisi burjuvazi tarafından yeni baştan büyüteç altına alınmıştır.
Elbette ki, bu incelemenin amacı, kendi sınıf düşmanının
analizlerinden kriz için umut ışığı arama, çözüm reçetesi kırıntıları bulma
girişiminden başka bir şey değildir. Ne ki, bu çabanın boşa çıkması kaçınılmazdır;
zira, Marx’ta burjuvazinin bulabileceği tek şey; onun yıkılışının unsurları ve
etmenleridir. Marx’ın işçi sınıfının İncil’i sayılan eseri, baştan sona,
kapitalizmin doğuşundan, gelişmesi ve çöküşüne dek olan süreci araştırmakta ve
daha da önemlisi burjuva toplumun ekonomik hareket yasalarını açığa
çıkarmaktadır.
Bu eser, kapitalizmin kendi bağrından kaçınılmaz olarak
kendi karşıtını, sosyalizmi doğurmak zorunda kalacağı süreci, metanın sermayeye
gelişme süreci içinde sergiler. Dolayısıyla burjuvazinin bunda bulabileceği tek
şey, kendi “ölüm ilanı”ndan başka bir şey olmayacaktır. Bu çalışma, yedi
bölümden meydana geliyor.
Birinci bölüm,
genel 6 bir girişi içeriyor. Soruna toplu bir bakış açısı
getiriyor bu bölüm.
İkinci bölüm,
güncel küresel krizi
analiz ediyor. Kapitalist sistemin, içinden geçmekte olduğu krizi; nedenleri,
sonuçları bağlamında sorguluyor bu bölüm. Üçüncü bölüm, sermayenin krizlerinin
niteliği ve tanımını Marx’ın ve Marksizm’in bakış açısıyla ele alıyor.
Aşırı-üretim krizi, kendi başına oluşan mali kriz ve aşırı-üretim sürecinin bir
aşamasını oluşturan finansal kriz bu bölümde tahlil ediliyor. Üçüncü bölümle
birlikte, dördüncü ve beşinci bölümler, sermaye krizinin teorik temellerini,
çelişme ve uzlaşmazlıkları ile birlikte ele alan ve kitaba, “Marksist Kriz
Teorisi” ismini de veren temel bölümler olarak bu çalışmada yer alıyor. Kriz ve
çöküş teorisi, bu bölümde Marx’ın değerlendirmeleri üzerinden ve onun teorik
değerlendirmeleri temel alınarak çözümleniyor.
Kitabın en hacimli
bölümleri, dördüncü ve beşinci bölümler; ve, teorinin asıl işlendiği bölümler
de burasıdır. Altıncı bölüm, bir bütün olarak kapitalist dünya sisteminin
evrensel krizine ayrılmış olan bölümdür. Bu bölüm Birinci Paylaşım Savaşı ve
1917 Ekim’le içine girilen süreci günümüze dek taşıyarak sistemin uzun süreli
genel buhranını inceliyor. Yedinci ve son bölüm, krizin sonuçları üzerinde
yoğunlaşıyor. Bu bölüm, krizin öne çıkardığı devrim ve sosyalizm gereksinimi ve
de görevlerimiz çizgisinde bitiyor.
Bu çalışmaya, “Tanrıların Alacakaranlığı” başlıklı
çalışmanın devamı ve tamamlayıcısı gözüyle bakılmalıdır. O çalışmada ele
alınmayan konular bu çalışmada ele alınarak, Marx’ın “kriz ve çöküş” teorisi
daha tam hale getirilmeye çalışıldı. O çalışmada olup da bu çalışmaya zorunlu
olarak girmesi gereken konuları da, yalnızca, konunun amacına hizmet ettiği
ölçüde, sınırlı biçimde ve yeni baştan işleyerek bu çalışmaya kattım.
Elbette ki, güncel küresel krizin ayrıntılı bir
değerlendirmesini de güncel istatistik verilere dayanarak bu çalışmaya kattım.
Ayrıca belirtmeliyim ki, “Küreselleşme” ve sonraki “Tanrıların Alacakaranlığı”
ve de bu son çalışma “Marksist Kriz Teorisi”ne, bir bütünün parçaları gözüyle
bakılmalıdır –her biri diğerini tamamlayan “üçlü”.
3 Ağustos, 2009
FERHAT ALİ
https://partizanarsiv9.net/wp-content/uploads/2023/08/Marksist-Kriz-Teorisi-FERHAT-ALI.pdf