Sahte Maoculukla, Maoculuğu Kimseye Bırakmıyorlar
İşçi sınıfının bilimi olarak Marksizm, ortaya çıkışından bu yana burjuvazinin cepheden açık saldırılarına maruz kalmıştır ve burjuvazi varolduğu müddetçe de bu saldırıları sürdürecektir. Karşı-devrim, cepheden saldırılarla yetinmemiştir
Marksizmi çürütemeyince, etkisizleştiremeyeceğini
gören burjuvazi cepheden saldırılarının yanısıra "içte”de yürütmeye
ağırlık vermiştir.
"Marksist saflarda” gözüküp, Marksizmi savunma kisvesi altında Marksizme saldırma yolunu benimsemişlerdir.
Bu yol daha avantajlı ve
etkili gelmiştir.
Özellikle küçük-burjuva
tabakalarından Marksist saflara gelenlere dayanarak ve saflarda etkilenen veya
ideolojik saldırı ve alışkanlıklarıyla bozduğu çevreler vasıtasıyla Marksizm
bayrağını sallayarak Marksizme saldırmışlardır.
Onu revizyondan geçirerek ehlileştirmeye yani burjuvaziye
zararsız hale getirmeye, bulanıklaştırmaya, yolundan saptırıp güçsüzleştirmeye
ve Böylece başarısızlığa uğratmaya çalışmışlardır.
Marksizm
tarihinde Marksizme en büyük saldırılar "Marksizm saflarında” gözükenler
tarafından ve içte verilmiştir. Bir başka deyimle en büyük ihanetler ve
darbeler' Marksist saflarda ve içten alınmıştır.
Dolayısıyla sınıf bilinçli proleçarya bunun bilincinden
hareketle ideolojik-siyasi olarak uyanık olmak zorundadır. Özellikle son 40-50
yıllık UKH deneyimleri ortadayken, bugün her zamankinden daha çok uyanık
olmalıdır. Kimin neyi nasıl kavradığına, nasıl yetiştiğine, amacına ve
samimiyet derecesine iyi bakılmalıdır.
Bir şey etkili bir şekilde en iyi içten
bozulabilir, içten yıkılabilir.
Özellikle ideolojik-siyasi konularda. Bunun bilincinde olan
burjuvazi sahte KP'ler ya da sahte Marksist örgütler kurmaktan tutun,
Marksistlerin savunduğu görüşleri biçimsel bakımdan savunup (eşitlik, özgürlük,
demokrasi, insan hakları vb. vb.) onların içeriğini boşaltarak, yozlaştırarak
onlara ilgiyi azaltmaya, Marksist geçinen küçük-burjuva parti ve örgütleri şu
ya da bu ölçüde desteklemeye, etkilemeye, bunların "Marksizmi” savunma adı
altında onu bozmaya, yolundan saptırmaya ve teşvik etmeye kadar; oradan
komünist saflara gelen ama henüz dönüştürülmemiş küçük-burjuva unsurları
etkilemeye, fiili ve ideolojik saldırılarıyla saflarda sallantıya, karamsarlığa
düşen zayıf unsurları etkilemeye bu tip unsurlar üzerinden çeşitli yollarla
örgüt tasfiyeciliği yapmaya, onların Marksist-MLM maskesi altında komünist
harekete saldırılarına ve dahası komünist hareket saflarında etkilediği,
bozduğu-dejenere ettiği unsurların Marksizme-MLM'ye saldırılarına kadar.
Bunların, burjuvazinin doğrudan ve dolaylı ama aynı cephenin MLM bilimine karşı
yürüttüğü saldırı yöntemleri olduğu unutulmamalıdır.
Burjuvazi
en etkili saldırılarını Marksist maskeye bürünerek sürdürmüştür.
Tarihi deneyler buna örnektir.
Bir dizi gelmiş geçmiş sahte
"Komünist Parti” ortada. Bernstain, Kautsky, Marksizmi "savunma”
maskesi altında Marksizme karşı savaşmışlardır; Troçki vb. akımlar Marksizme
(Leninizme) "sarılarak” Marksizme-Leninizme karşı savaşmışlardır; Tito,
Togliatti, Thores, Kruşçev'e kadar Marksizmi-Leninizmi savunur gözüküp bu maske
altında saldırmışlardır; Liu-Şao Şi, Deng-Siao Pinğ ML'Yİ dahası Maoizmi 'savunma” maskesi altında MLM'ye karşı
burjuva cepheden saldırmışlardır.
Enver Hoca'nın dönekleşmesiyle ML
maskesi altında Maoizm nezdinde MLM'ye burjuva cepheden saldırmışlardır. Lin
Piao en keskin Maoculuk adı altında MLM'ye burjuva cepheden saldırmıştır.
Burjuvazi ve burjuva cepheden çeşitli maskelerle ortaya
çıkan anlayışların yabancısı" değiliz ve biliyoruz. PS ve anlayışına
yön veren çevrede bu cinsten bir çizgidir.
Özellikle Lin Piao gibi Maoculuk üzerine yemin billah
etmeleri hiç de onların gerçek Maocu olduklarını göstermez. Bununla hiç de
menşevik ve aynı zamanda Hocacı anlayışta olduğunu gizleyemezler.
PS
ve anlayışına yön verenler bir suçlunun suçüstü yakalanmasının telaşıyla
hareket etmesi gibi davranıp kendilerinin Maocu olduğunu başkalarının (haliyle
bizim) "Hocacı P. anlayışı”nda olduğumuzu iddia ediyorlar.
İddia
kolay da gerçeği ifade ediyor mu ona bakmak lazım!
Kimin anlayışı ve bugünkü pratiğiyle bağdaşıyor, buna
bakıldığında kendilerinin bu durumda olduğunu çok rahatlıkla görebiliyoruz.
Maoculuk maskesi kullanmaları anlayışlannı ve bugüne kadarki pratiklerini
gizleyemiyor, tersine bu durumlarına rağmen hala ikiyüzlüce şarlatanlık
yaptıklannı gösteriyor.
Menşevik, anarşist ve Hocacı nitelikle anlayışlarına Maocu
kılıfı geçiren PS ve anlayışa yön verenler "niye ayrıldık;
neden bu ayrılıkların
teorisini yapıyoruz?
hem de bunu Maoculuk
adına yaparak...” diyor.
Dün '87
'de başvurup, doğru görüp, sonradan yanlış görenler, dün '94'te baş vurup doğru
görüp, bunu onaylayanlar kendileri değilmiş gibi "yanlış görüyor”lar ve
"neden bu ayrılıkların teorisini yapıyoruz” diyorlar.
'87 ' de doğru
gördünüz ki başvurdunuz ve yıllarca savunup sürdürdünüz. Sonra ayrı kalmanın
yanlış olduğunu belirtip birlik sağladınız ve "birlik” halinde iken
sürekli ayrılığın çabasını yürüttünüz ve '93 sonlarında planlarınızda "%90”
başarılı olacağınızı, "hangi tüzük beni bağlar ona şaşarım” gibi
söylemlerle '94'de başvurduğunuz "kilit noktalar”ın, ‘'revizyonistlerin
elinde” olduğunu, "bir yıllık sürece damgasını vuran” revizyonistler
olduğunu söyleyerek "kültür devrimi” naralarıyla darbeci ayrılığa
başvurdunuz.
Doğru buldunuz ve
sürdürdünüz. Bugün de "neden bu ayrılıkların teorisini yapıyorsunuz”
diyorsunuz.
İyi de hangi halinize inanalım, hangi halinize güvenelim.
Madem yanlış, bunun
suçlusu ve sorumlularının hesap vermesi gerekmiyor mu?
Niye yapmıyorsunuz?
Bunu yapmadan
konuşmak ikiyüzlülük değil mi?
Nasıl güven verebilir
bu yaklaşımlar?
"Ayrılığa kılıfladığı gerekçeler örgütsel ayrılığı getirecek
ideolojik ve siyasi konular mıydı?” dedikten sonra "eğer bir grup
oluşturdun mu veya bir iki noktada (o da ilkesel olmayan) ayrılığın varsa,
hemen örgütsel ayrılığa gitmenin doğru olduğu teorisi”nde olduğumuzu iddia
ediyor.
Böyle bir anlayışta olmadığımızı kendileri de biliyorlar.
Ne belirttikleri gibi
bir anlayışımız var, ne de yazılı haliyle gösterebilirler. Böyle bir pratiğimiz
de olmadı. O halde, uyduruk ve kendi içinde olan kendilerinin gösterdiği
böylesi pratiği bize yakıştırmak ciddiyetle bağdaştırılamaz.
"Böyle Maoculuk olmaz!” diyorlar.
Tamamen katılıyoruz.
Böyle bir anlayışla hareket etmek Maoculukla bağdaşmaz.
Fakat PS 'nin kendi
anlayış ve pratikleriyle kıyaslamadan böyle yazması ciddi ve aklı başında bir
davranış değildir.
Ve PS biraz genelleştirerek ve bizim kendilerine bu yönlü
eleştirilerimiz üzerine şöyle yazıyor:
"Hocacılık ve Maoculuk bir arada yürümez.
Çünkü her ikisinin Parti içi sorunları çözmedeki bakış
açıları farklıdır.
Bu ayrılıkların ve hizipleşme yaratılmasının bunca bol
olmasının nedenlerinden birisini Hocacılıktan ayrı ele alabilir miyiz?
Bizce ele alamayız.
Çünkü Hocacı anlayış sahipleri farklı düşündükleri
noktada ne merkezin disiplinine ne de muhalif düşüncelere tahammül etmez.
Birisini atarken
diğerine karşı ayrılık örgütler.
Hocacılık'ta
ideolojik mücadele yerine örgütsel tasfiyecilik ve ayrılık esastır.
Kısaca, ÖG bu konuda TKP(ML)'ye
çamur atıyor.' diyorlar.
Bunları söylerken kendilerinin böyle bir anlayışta
olmadığını ve kendileri dışındaki grup ve yapıların tamammın böyle olduğunu,
dahası özgülde bizim böyle bir anlayışta olduğumuzu söylemiş oluyorlar.
Kendilerine de "çamur” attığımızı söylüyorlar.
Tam bir yavuz hırsız misali!
Oysa daha önce çeşitli dönemlerde çeşitli yazılarda
vurguladığımız gibi (burada yeniden üzerinde durmayacağız) süreçlerine
bakıldığında bu anlayış ve pratik içinde oldukları geniş devrimci çevrelerce
bilinip gözlemlenmektedir.
Buna rağmen şimdi
"keskin” Maoculuk kılığına bürünmeleri kendi gerçekliğini değiştirebilir
mi?
Bu durumda olduklarını gizleyip temize çıkarabilir mi?
Hayır çıkaramazlar!
Açıktır ki sahte Maoculukla Maoculuktan bahsetmek PS ve
kalemşörlerini gerçek MLM yapmayacaktır.
Ve bunu da kimseye yutturamayacaklardır.
PS ve kalemşörlerinin gerçekte Maocu olmak gibi bir
niyetleri varsa samimi olmak zorundalar, bu baş koşuldur. Kendilerini
ciddiyetle sorgulayıp özeleştiri yapmalıdırlar. Bundan korkmamalıdırlar.
Korkunun onları kurtaramayacağını bilmeli ve unutmamalıdırlar.
Yukarıdaki aktarma içinde "farklı düşündükleri noktada
ne merkezin disiplinine ne de muhalif düşüncelere tahammül etmez” dediği ve
Hocacılıktan geldiğini söylediği anlayış, PS ve çevesinin bugüne kadar anlayış
ve pratiğinde çokça başvurduğu bir anlayıştır.
Bu yönü Hocacılıktan değil, örgüt
konusundaki anarşist anlayışlarından kaynaklanıyor. PS ve kalemşörleri Leninist
Parti anlayışından yoksundur ve Leninist örgüt bilinci yoktur. Onlar esasta
anarşist ve menşevik örgüt anlayışındadırlar.
Bu yaklaşımları
ondandır. Örgüt içi mücadelede Hocacıdırlar. Kuşkusuz birbirlerine
tekabül eden yönleri vardır. Bu anarşist, menşevik ve Hocacı örgüt anlayışını
sahte Maocu söylemlerle gizleyemezler. Sahte Maoculuk cilası kurtaramayacağı
gibi, başkasına "Hocacı” demeleriyle de kendi gerçekliklerini
kapatamayacaklardır.
"Maocu” karikatürlerimiz "ÖG' nin ayrılıklarını
değerlendirme yazısında Hocacı bakış açısının aleni bir şekilde sırıttığını
görmek mümkündür” diyorlar. Ama bugüne kadar olduğu gibi burda da hiçbir örnek
gösteremiyorlar ve karavana atış yapıyorlar.
Yine "bu aynı zamanda
parti içi iki çizgi mücadelesinin ideolojik (fikir) mücadelesi olduğu MLM
ilkesini reddedip, bunun yerine tek ses, tek görüş muhalefetsiz parti
anlayışını koyan Hocacı anlayıştır”
(PS sayı 51) diyerek iki çizgi mücadelesini reddediyormuşuz
gibi yansıtıyorlar. Yine, sorunu pratikte olmayan bir anlayışla itham etmekle,
karavana atışlarına bir başkasını ekliyorlar!
Bu
yönlü yaklaşım ve pratik uygulamaları '87 'de, sonrası süreçte ve '94'de
gösterenler kendileridir.
Bu yönlü
eleştirilerimiz olmuştur, bunun karşısında durumlarını savunup tutunamayınca
bugün yaptıkları el çubukluğuyla "biz de söylersek bilmeyenleri belki
inandırırız” diye ucuz bir hesap yapmaktadırlar.
Marksizm, Marksizm dışı anlayışlara
karşı ideolojik mücadele içerisinde gelişmiştir.
Partiye; sınıf mücadelesinin ürünü, sınıflı toplumda,
saflarına başta proleterler olmak üzere değişik tabakalardan insanlar geliyor.
Beraberinde farklı anlayışlar, alışkanlıklar getiriyor.
Gelenler başta
geldiği kesimlerin belli düşünce ve alışkanlıklarını getiriyorlar.
Bunun yanısıra burjuvazinin ideolojik saldırılarından
proletarya saflarında da etkilenenler olur.
Farklı fikirlerin çizgilerin zemini buradan gelir,
dolayısıyla sınıf mücadelesi parti içinde de ideolojik mücadele ile sürer.
Partide ideolojik mücadele kaçınılmazdır ve partinin canlılığı ve gelişmesi buna
bağlıdır.
Parti içinde kaçınılmaz olarak farklı fikirler çıkacaktır ve
olacaktır.
Farklı fikirler
arasındaki mücadele doğru ile yanlış arasındaki mücadeledir.
Sınıflı toplumda sonuçta;
iki yol, iki sınıf, iki çizgi arasındaki mücadeleye tekabül
eder.
Farklı fikirler, ciddi sorunlarda ve ciddi boyutlarda da
çıkabilir ve bir çizgiye dönüşebilir.
Parti içinde;
tüzüğünde belirlenmiş işleyiş içinde ideolojik mücadele yürütebilirler.
Ancak, partinin varlığını tehdite
yönelmeleri halinde, hareket birliğini bozmaya, parçalamaya yönelmeleri, gelişmesinin
önüne engel olmaları grup, klik ve hizip olarak hareket etmeleri halinde buna
izin verilmez, dağıtılır, tasfiye edilir ve atılır.
Çünkü Parti ve varlık amacı,
grup ve hiziplerin varlığı ile bağdaşmaz. Leninist parti anlayışının ayrıdedici
bir özelliğidir bu.
Partide farklı düşünceler, sapmalar ve farklı çizgi aynı
zamanda bir muhalif düşüncedir, böyle görülebilir. Ancak, bir muhalefet
oluşturmak değildir ve bu anlama gelmez.
Teketek muhalif düşünceye sahip olmakla, birleşip muhalefet
oluşturmak farklı şeylerdir.
Parti içinde
muhalefet örgütlenmesi parti içinde blok kurmaktır.
Muhalefet bloku bir grup demektir. Muhalefet örgütlenmesi
oluşturmak ayrı bir grup, ayrı bir blok, ayrı bir disiplin demektir.
Parti içinde muhalefet örgütlenmesi oluşturmak parti
disiplinini çiğnemek demektir.
Partinin varlığına yönelen, ona karşı bir muhalefet oluşturmak, bir grup, mezhep-hizip, bir
fraksiyon oluşturmaktır.
Olaki farklı bir çizgi bir muhalefete de dönüşebilir.
Ve bir muhalefet olarak da çıkabilir, ancak parti, parti
içinde bu tür bir şeye asla izin vermez.
Fazla sürmeden dağıtır. Partide çıkacak çizgi, grup,
muhalefet vb. 'ne karşı örgütsel tavrın boyutu onların etki boyutuna, tehlike
boyutuna ve partinin içinde bulunduğu duruma göre değişiklikler içerebilir,
derhal dağıtılabilir veya bir zaman yaşayabilir.
Marks; Proudhon, Bakunin'cileri beş
yıllık mücadele sonucu atmıştı.
Marks'ın mantığı
budur:
"Eğer tarihin
akışı daha o zaman mezhepler dünyasını savurup atmasaydı, enternasyonal ayakta
duramazdı...” (Marks 'ın F.BoIte'a mektubundan) Lenin'in temellerini 1903 'de
atıp ama özellikle Prag Konferansı 'nda Ocak 1912'de ortaya koyduğu budur.
Yine devrimden sonra RKP(B) 10. Kongresi'nde "6- Kongre
bundan dolayı, şu ya da bu taban üzerinde oturmuş bütün grupların ("İşçi
muhalefet/ , ”demokratik merkezciler” vb. grupları gibi) tümüyle
dağıtıldıklarını açıklar ya da bunların derhal dağıtılmasını buyurur.
Bu kongre kararının
yerine getirilmemesi, Partiden kesinlikle ve derhal çıkarılmayı gerektirir”
diyor. Lenin'in
anlayışı budur.
Stalin'in anlayışı
budur. Mao'nun anlayışı da budur.
Ya PS ve kalemşörlerinin anlayışı nedir?
Bunların tam
tersidir!
Ve soruyoruz MLM'nin
değil Hocacılığın neresindesiniz(!)?
Bütün ustalar parti içi fikir mücadelesini gerekliliği
ötesinde zorunlu olarak gömıüş, partinin siyasal gelişmesinin buna bağlı
olduğunu söylemişlerdir.
"Parti içinde farklılıkların mücadelesi, bu mücadele
içinde anarşi ve bölünmeye yol açmadığı sürece, mücadele bütün yoldaşlar ve
bütün üyelerin ortak rızası çerçevesinde yürütüldüğü sürece kaçınılmazdır ve (aç
Lenin) demiştir.
Lenin'in 1912 öncesi
ve sonrası uzun yıllar dahası yaşam boyunca parti içi iki çizgi mücadelesi
yürüttüğünü kim bilmez.
Devrimden
sonra Troçki çizgisine karşı , Buharin-Radek çizgisine (bunlar sonra
"hatalarından döndüler” ama başka zaman başka şeylerle yine ortaya
çıktılar) karşı "1918'de işler bölünmeye kadar varmadı.
"Sol”
komünistler, partimiz içinde ayrı bir grup, bir "hizip” kurmakla
yetindiler ve bunun ömrü uzun sürmedi.
Aynı 1918 yılında "sol komünizm”in en göze çarpan
temsilcileri örneğin Radek ile Buharin yoldaşlar hatalarını açıkça kabul
ettiler...” (Lenin sol komünizm'den) Sendikaların yolu üreticiler kongresi
üzerine tartışmalarda 137 oya karşı 62 oy alan Siyapnikov çizgisine karşı vb. Lenin
'den sonra Stalin'in o noktalarda geri çekenlerin de bulundüğü bu çizgilere,
"söylenenlerden parti içinde iki çizgi bulunduğu çıkıyor.
Bunlardan biri partinin genel çizgisi, partimizin devrimci
Leninist çizgisidir.
Öteki ise Buharin grubunun çizgisi” (aç, Stalin) ne karşı,
ki o da "Buharin gruplarının
fraksiyoncu bir grup olduğudur. Hem de sıradan fraksiyoncu bir grup değil,
-söylemek isterim- parti içinde şimdiye kadar karşılaştığımız fraksiyoncu
grupların en kötü ve en aşağılık olanıdır” dediği, yine Rikov Tomsky, Kamanev,
Zinovyev vb. çizgilere karşı,
yine ………….
Mao'nun Cen Dusiu, Li 'li San, Wang Ming, Çang Kuo Tao, Liu
Sih Çih, Teng Peng, Deh Hudy, Geo Gang, Lin Biao'lar vb. gibi çizgilere karşı
mücadelesi ortada. -İdeolojik mücadeleyle, dönüşmeyenlerin üstesinden örgütsel
temizlikle- müdahaleyle gelmişlerdir.
Bütün ustalar, farklı fikirlerin ötesinde; sapmalar ve
çizgiler olarak ortaya çıkınca ideolojik mücadele ile üstesinden gelmeye, ama
bunlar bunun ötesinde gruba, platforma, fraksiyona, hizibe, muhalefete (ki,
bunlar aşağı yukarı eş anlamlı olup ortak özellikleri kendi içinde bir
disiplin, hareket birliği sağlamaları ve böylece çizgi mücadelesini aşıp parti
bütünlüğüne yönelip, onu yıkmayı hedeflemeleri haline ve amacına) dönüşünce,
parti, böyle bir duruma müsaade etmez. Partinin varlığına yöneldiği için
temizlenmek zorundadır.
Ustalar farklı anlayış, sapma ve çizgilere karşı mücadele
etmiş, iflah olmayınca düşüncelerin ötesine çıkıp, grup olarak hareket edip,
partinin belirleyici özelliği olan, hareket birliğini zedeleyince ve muhalefet
olarak 'hareket edince partiyi yıkmaya yönelik hale geldiğinden partiden
temizlenmişlerdir.
Geçerken şuna da değinelim:
PS ve anlayışına yön
verenler "büyük teorisyen” havasına girerek şöyle diyor:
"Parti içerisindeki sorunların çözüm yönteminde olsun,
başka konularda olsun, kişiler, kurumlar arasında siyasi mücadele olmayacağı
gibi, halk sınıf ve tabakalarına karşı da siyasal mücadele yürütülmez. Politik
mücadele düşman güçlerle onların siyasi kurum ve kuruluşlarına karşı verilir.
Yani, gerek örgüt içerisinde gerekse dost güçlere karşı.
ideolojik mücadelenin yanında siyasi mücadelenin verildiği ve verileceğini
söylüyor, kimin iktidarını kimden alıp kime veriyor, bu kimlerle hangi iktidarı
paylaştığını bilmemektir...” Arkadaşlar, ideolojik ve siyasi mücadeleyi siyasi
iktidar mücadelesi ile karıştırmakta ve karşı karşıya koymaktadır.
İdeolojik
mücadelenin aynı zamanda bir siyasi mücadele olduğunu göremiyorlar.
Proletarya Partisi bir sınıf partisidir.
Sınıfı temsil ediyor.
Sınıfın en yüksek örgütlenme biçimidir.
Sınıfı adına mücadele ediyor.
Sınıf ideolojisine
sahiptir.
Bu ideolojiyi bilimsel; diyalektik ve tarihsel
materyelizmdir.
Yani Marksizmdir.
Günümüzün gelişme
aşaması ile MLM'dir.
İdeolojik mücadele aynı zamanda bir siyasi mücadeledir.
Kapitalizme, egemen
sınıflara ve onların ideolojisi, siyaseti, felsefe, din, hukuk, sanat vb.ne
karşı ideolojik mücadelenin daha doğru deyimle ideolojik saldırı-teşhirinin-
yanısıra siyasal mücadele yani siyasal üstyapıyı teşhir ve onu zorla yıkmak ve
ele geçirme mücadelesi yürütür.
Burjuvazi ve devletine karşı mücadele ideolojik mücadelenin
ötesinde esas olarak siyasal-politik-mücadeledir. Politik iktidar
mücadelesidir.
Peki ideolojik ve siyasi mücadelenin sadece egemen sınıflara
karşı yürütüleceği söylenebilir mi?
Açıktır
ki hayır!
Parti ve halk
saflarında da yürütülen ideolojik ve siyasi mücadele olur. Ancak yöntemi
farklıdır.
Düşmana karşı verilen mücadele ile karıştırılamaz. Bunu
kavrayamazsak bunları birbirine karıştırırız.
Ya halk safında ideolojik mücadele, siyasi mücadeleyi
içermez, siyasi yöntem ile mücadele yürütülmez diye siyasi mücadeleyi
kapsadığını reddeder, ya da siyasi mücadeleyi mevcut siyasi iktidarı yıkma, ona
karşı cepheden mücadele etme olduğuna göre, devrimci saflarda da yöntemimiz,
cepheden mücadeledir, yıkma, şiddete başvurmadır diye karıştırırız. Bu her
ikisi de yanlış kavrayış ve yanlış ele almadır.
Siyaset, ekonominin yoğunlaşmış ifadesidir. Ekonomik
altyapıya dayanan ve onun tarafmdan belirlenen üst yapı yansımalarıdır.
Toplumsal sınıflar, tabakalar, sınıfsal yaklaşımları doğrultusunda üst yapıyı
yönetme anlayışını yansıtır. Araç ve görevleri, araç ve yöntemleri, ulaşmak
istedikleri yer, çözmek istedikleri şeyler vb. üzerinden hareket eder.
Dolayısıyla parti içinde ideolojik mücadele siyasi
mücedeleyi de içerir.
Yönetme anlayışı ve
üst yapıya doğruları egemen kılma mücadelesini yürütmeyi beraberinde getirir.
Parti içi ideolojik-siyasi mücadele birlik,
eleştiri, birlik ilkesi üzerine yürür.
Parti içinde ideolojik mücadelede başvurulan temel yöntem
budur.Halk saflarında ise ideolojik-siyasi mücadele ise eleştiri, birlik,
eleştiri ilkesi üzerine yürür.
Bunlar sınıf bilinçli
proletarya hareketi dışında olduğundan zaten birlik değil, dışında farklı
sınıfın anlayışları oldukları için ideolojik-siyasi eleştiri yürütürüz.
Eleştirilerimiz kazanmak ve birlikte hareket etmek içindir. Birlikte hareket
etme dışında da eleştirmeye devam ederiz.
Proletarya hareketi akımı dışındaki bu
"halk sınıf ve tabakaları” denilen küçük burjuva ve burjuva kesimlerdir.
Bunların politik(siyasi) etkinliğini kırmak, yıkmak için
veya varsayalım siyasi iktidardalar nasıl olur da, proletarya bunlardan
iktidarı almak için siyasi iktidar mücadelesi yürütmemelidir denebilir?
Nasıl olur "halk
sınıf ve tabakalarına karşı politik mücadele yürütülemez' denebilir?
Bu hangi sınıf adına konuştuğunun adı ve itirafıdır.
Açıktır ki küçük-burjuvazinin çizgisidir bu ideolojik
anlayışın somut şartlara göre somutlanması dernek olan politika ve politik
mücadeleye ve iktidarı yönetmek, toplumu dönüştürmek hedefini güden proletaryanın
bilinen amacına karşı nasıl, "politik mücadele düşman güçleri ile onlarm
siyasi kurum ve kuruluşlarına karşı verilir”le sınırlı görülebilir ve düşman
güçlere karşı verilen siyasi iktidar mücadelesi ile halk saflarında verilen
ideolojik siyası mücadele birbirine karıştırılıp karşı karşıya konabilir?
Siyasi mücadele üstyapı ve üstyapının sınıfsal. yönetsel vb.
sorununa karşı mücadeledir. İktidarı ele geçirdikten sonra da onu koruma, farklı
sınıf ve politik akımlara karşı, yönetme ve yönlendirme sorunu üzerine,
ideolojik, politik (siyasi) mücadele olacaktır.
Bundan vazgeçilebilir mi?
Ya da bir anlık PS gibi ele alalım:
Siyasi ikti darı ele
geçirdi peki artık siyasi (politik) mücadele olmaz mı?
Ya da son mu verilir?
Ekonominin
yoğunlaşmış ifadesi altyapının yansıması olan üst yapının yani politik yönetsel
sorunlar ve mücadelesi son mu bulur?
Açıktır ki, PS ve anlayışına yön
verenler yanlış düşünüyor.
Parti içinde ideolojik-siyasi mücadele; doğru sınıfsal
ideolojiyi ve doğru politikayı egemen kılma ve izleme amacı taşır; yanlış
anlayışlara karşı mücadele yürüterek, partinin gelişmesi, seviyesinin
yükseltilmesi, sınıf mücadelesinin yükseltilmesini amaçlar.
Bu amaçla yürütülür. Açıktır ki, parti içi ideolojik-siyasi
mücadele kişiler ve kurum arası mücadele değildir, böyle anlaşılamaz ve buna
izin verilemez. Çünkü, bu partiyi zayıflatma ve yıkma mücadelesi olur. Parti
içi mücadele partinin gelişmesini amaçlar ve bu amaçla yürütülür.
Sonuc Olarak
"KDH” ajan örgütlenmesini ortaya çıkarıp üstesinden
gelmeleri kuşkusuz olumludur ve destekliyoruz.
Çok geç de olsa organizasyonu ortaya çıkarmaları önemlidir.
Ancak yazarlarından Tuncay Göksu gibi tarihte görülmemiş bir başarı veya
"büyük zafer” gibi de çok abartılmamalıdır. Anlayış olarak, küçük şeylerle
mutlu olup başarı sarhoşluğuna kapılıp, mayışıp kendinden geçmeleri, olgulara
bakarken ve ele alırken özünü, niteliğini, oynadığı rolü, yarattığı tahribatı
amaç ve hedefi vb. vb. iyi bakıp özümsenmelidir. Bu özgülde ajan örgütlülüğünün
bunca yıl, bunca boyutu, tahribatı ve ortada olan şeylere rağmen ortaya
çıkarmak büyük bir zafer değil.
Ama baş ajanın etekleri altında durmaktan
uzaklaşıp etkisinden kurtulmaları, onun gerçek niteliğini görüp kabul etmeleri
ve hakettiği cezaya çarptırmaları onlar için gerçekten "büyük zafer”dir.
Kölelikten
kurtulmaları gibi bir şey. "Kardelen Hareketi” demeleri durumlarını ifade
ediyor. Kar, soğuk ve basıncın kalkıp güneş yüzünü görmesi kardelen için neyi
ifade ediyorsa bu arkadaşlar içinde aynı şeyi, yani özgürlüklerini
hissetmelerini ifade ediyor.
Eh tabi kendi
durumlarını, ruh hallerini vb. kendileri daha iyi bilirler ve ifade
edebilirler. Ama bildiğimiz kesin bir şey varki, o da "Dün bizimdir, Gün
Bizimdir, Zafer de Bizim Olacaktır” denilemeyeceği ve bu anlayışların
yanlışlığıdır.
"Zafer” sadece; mevcut ajan örgütlülüğünün boyutunu
ortaya çıkarıp kabul etmekle kazanılmaz. Onun, (göründüğü kadarıyla) sonradan
satın alınarak ajanlaştırılmasından çok, başından beri sızmasını bunca yıldır
göremeyen ve bu sürede bu kadar hareket etmesini sağlayan, bu düzeye gelmekle
kalmayıp DABK kesimini, yani bir örgütü bugüne kadar etkisi ve kontrolü altına
alan, parmağında oynatan, yine bu boyutta örgütlü duruma getiren nedenleri,
koşulları, örgüt biçim ve anlayışını, ideolojik-siyasi ve örgütsel olarak
oynadığı rolü, tahribatı, P. ye devrime, kitlelere, verdiği zararların boyutunu
görmekle, tasfiyeci, komplocu vb. niteliğini görmeyen, tavır almayan üstelik
"büyük önder” misyonları yükleyen bugün ortaya çıkarılmasına rağmen
damgasını vurduğu süreci her yönüyle sorgulamayan, mahkum etmeyen, açık yürekli
ve samimi olamayan, yönlerini iyiden iyiye sorgulamakla ve doğru sonuçlara
varıp, öz-eleştiri vererek, çıkan doğru sonuçları yaşamına yön verdirerek zafer
kazanılır.
Bu yönleriyle ele alınmadan "zafer”den bahsedilemez.
Bütün boyutuyla kavramları, ele alınıp suç ortaklığı yapmanın hesabı samimiyetle verilmeden
"zafer”den bahsedilemeyeceğini,
bilmeli, doğru kavrayış ve samimiyet olmadığı için böyle kafaların
benzeri şeyleri yeniden üretmekten kaçınamayacağı unutulmamalıdır.
Ajanlık adiliktir, basitliktir, baş ajan da böyle basit bir
kişiliktir. Ama onların içindeki etkinliği, damgasını vurduğu kocaman süreci,
oynadığı rolü, bugüne kadar Partiye verdiği zararları, komplocu yöntemleri,
saflarında yarattığı şekillenmeleri ve onlara miras bıraktığı tahribatı, vb.
vb. hiç mi hiç basit şeyler değil? çok büyük şeylerdir. Basitçe geçiştirilemez.
Bunlar görülmeden. kendi saflarındakilere de güven veremez.
Sorun, ajan sızıp sızmama veya sonradan düşman tarafından
şu veya bu yöntemle boyun eğdirilmesi ile ajan faaliyeti yürütme değildir. Her
örgüte de dünyada en mükemmel örgüte de ajan sızabilir veya sonradan
kazanabilirler. Ancak, önemli olan bu durumu gözönünde bulunduran bir
örgütlenme biçim ve anlayışına sahip olmaktır.
Burada başlı başına bu sorun üzerinde duramayacağız, ancak,
bir kaç temel noktaya dikkat çekmekte fayda var,
Legal ya da gevşek ve
menşevik bir örgütlenmeye düşman rahat sızar ve faaliyet yürütür.
Ama, amatörler örgütü değil de profesyonel devrimciler
örgütü, yani siyasi polise karşı deneYim içerisinde yetişmiş bolşevik
örgütlülük anlayışı ile hareket edilirse düşman kolay sızamaz ve sızsa da kolay
ortaya çıkarılır.
Profesyonel devrimciler
örgütü anlayışı ile insanlarını yetiştirme, sivasi-ideolojik uyanıklıkla
birlikte sıkı illegalite ilkelerini uygulama, düzenli hücre faaliyeti ile
kollektivizm, doğru bir örgütlenme model ve anlayışı, prensipli çalışma, sıkı
denetim, canlı bir çalışma, doğru bir üye ve kadro politikası ve anlayışına
sahip olma, insanlarını iyi tanıma ve onlarda olacak her değişimi farkedecek
uyanıklığa sahip olma. iradi müdahale ve kararsız, sallantılı, güven vermeyen,.
yıkıcı vb. unsurlardan sistemli bir arınma gibi Bolşevik örgüt anlayışıyla
hareket edilmesi belli başlı koşullardır.
Bunlar iyi kavranıp doğru
canlı bir örgüt anlayışına sahip olması halinde düşman kolay sızamaz, sızması
halinde kolay yükselmez, önemli yerlere getirilmeden veya fazla zarar vermeden
ortaya çıkarılır.
Ama bunların
olmadığı, kavranmadığı yerde düşman çok rahat sızar yükselir ve at oynatır
duruma gelir. Her şeyi tayin eden ideolojinin ve politikanın doğruluğudur. Her
şeyi tayin eden d rğru önderliktir.
Bunlara sahip olunmadan nitelikli bir örgüt oluşturulmaz.Çünkü
örgütü şekillendiren bunlardır.
Doğru (MLM) ideoloji
ve politikaya sahip nitelikli bir önderlik kaçınılmaz olarak doğru ve nitelikli
bir Bolşeevik bir örgüt ve örgütlenme oluşturur ve şekillendirir.
Dolayısıyla nitelikli insanlar yetiştirir. Nitelikli
insanlara (geniş anlamda kadrolara) sahip bir örgüt oluşturur ve militan bir
faaliyet yürütür. Kitleleri kucaklar ve onların güven ve desteğini alır kökleşir.
Partiyi-örgütü şekillendiren
önderliktir. İnsanları şekillendiren de örgüttür.
Doğru-iyi bir önderlik.
iyi bir örgüt; iyi bir örgüt de yığınlarca iyi insan
yetiştirir.
İnsanlar da örgüte göre şekillenir.
Kimse günahları başka yerde aramamalıdır...
Bu MLM ideolojik sağlamlık sorunudur; politik kavrayış,
uzak görüşlülük ve uyanıklık sorunudur; teorik-siyasi birikim ve tecrübe
sorunudur. İdeolojik birlik, teorik-siyasal yetkinlik, uyumlu, istikrarlı ve
sürekliliğini sağlamış bir önderlik sorunudur.
Önderler örgütü
yaratma ve bunun bilincini taşıma sorunudur. Bunlar olmadan, önemi, görev ve
fonksiyonları, işlevi vb. kavranmadan ne sürekliliğini sağlamış bir Parti-örgüt
ve önderlik sağlanabilir, ne de nitelikli, sağlam bir örgütlenmeye sahip
olunabilir.
Bu vurguların her birini başlıbaşına, derinlemesine doğru
kavrayıp bilince çıkarmayanlar ciddi bir varlık gösteremeyeceği ve sınıf
mücadelesi karşısındaki görevlerini yerine getirmeyeceği gibi, silinip
gitmekten kendini kurtaramayacaklardır. Sorunlarını ve tıkanıklıklarını,
bunların nerelerde yaratıldığını, nasıl çözülebileçeklerini vb. göremeyenler,
görmekten korkanlar ve kavramayanlar onları aşmasını da bilemeyecek ve
beceremeyecektir.
Haliyle sonlarını törenle izleyeceklerdir.
Bizler de dahil bütün devrimci hareketin bunlardan
çıkaracağı dersler vardır, olmalıdır. Devrimci hareketin bugüne kadarki süreci,
bugünkü durum ve sınıf mücadelesi karşısındaki yeri, bunun nedenleri vb.
konusunda kendi payımıza çıkaracağımız dersler vardır ve bunu aşacağız, bundan
en ufak bir kuşku olmamalıdır.
Ancak göremeyen,
görmek istemeyen ve doğru dersler çıkarmayanların gidişat ve sonu hiçde iyi
olmayacaktır. Özellikle yazı içinde ve yukarıda üzerinde durduğumuz
olumsuzluklarından dolayı PS ve anlayışına yön verenler kendilerini samimiyetle
çok yönlü sorgulayıp. olumsuzluklarının üzerine gitmemeleri, hesabını
vermemeleri halinde sonlarının çok kötü olacağı, bir çeşit siyasal intihar
olacağını unutmamak zorundadırlar.
Pişkinliğe vurmaları,
"niye ayrılıkların teorisini yapıyoruz?” diye söylemlerle sahte
"birlik” gülücükleri atmaları, göz kırpmaları, sahte Maoculukları onları
kurtaramayacaktır.
Maocu kılığına bürünme altında MLM'yi çarpıtma ve
saldırıları. onları iyi bir yere getirmeyecektir. Ve sahte "Maocu"
bürünmelerle MLM'yi, özelde Maoizmi bozmalarına ve sorunların özündan kaçınıp
onları geçiştirmelerine müsaade etmemeliyiz. En "keskin” Maocu pozlarına
bürünme altındaki gerçek özlerini, küçük-burjuva ideolojik siyasi anlayışlarını
kitlelerin gözleri önüne serme görevinden kaçınmamalıyız.
İdeolojik-siyasi
mücadelede ilkeli ve acımasız olmalıyız.
Gerçek ve sağlam
dostluklar bunun üzerinden yükselir.
Bu, proletarya
ideolojisi ile burjuva ideolojiler arasındaki sınıf mücadelesidir.
Hangi ideolojinin
kazanacağı sorunudur.
Burada”orta
yol", farklılıkların üzerini örtme, uzlaşma, "herkesin doğrusu",
(nasıl oluyorsa artık!) "herkesin görüşü kendine” veya "dokunma bana
dokunmayayım sana", yaşa ve yaşat politikası olamaz, bunlar burjuva
ideolojisinin-oportünizmin politikalarıdır.
Ve böyle yaklaşım
oportünizmi güçlendirir. Hangi kılık altında çıkılırsa çıkılsın
ideolojik-siyasal uyanıklığımızı bir an bile yitirmemeliyiz.
Burjuvazi ve burjuva cephelerden çeşitli maskelerle ortaya
çıkan anlayışların yabancısı değiliz.
En keskin Marksist maskelerle ortaya çıktıkları ve
çıkacaklarını biliyoruz. Burjuvazinin sadece KP dışında cepheden ortaya
çıkacağını sananlardan değiliz. Tarihi tecrübeler ışığında özellikle Mao,
burjuvazi sadece dışarıda değil, KP'nin içinde de bulunmaktadır demiştir.
Cepheden açık maskeyle ortaya çıkanların maskesini düşürüp
teşhir etmek nispeten kolaydır.
Ancak en keskin maskelerle ortaya çıkanları gerçek
niteliğiyle ortaya koymak daha zordur.
Çünkü genel
hatlarıyla MLM'yi reddetmeyip, kabul edip "savunur” gözükmektedirler.
Bu nedenle hayli zordur.
MLM ideolojiyi kavramayanlar onlara karşı ideolojik
uyanıklık gösteremez ve ortaya çıkaramaz.
Çıkaramayınca mücadele yürütemez, Parti ve devrimci
kitlelerin uyanıklığını sağlayamaz, MLM ideolojiyi henüz iyi kavrayamayan ve
ideolojik sağlamlılık gösteremeyen geniş yığınlar her zaman onların etkisinde
kalacaklardır.
Bu nedenle sahte MLM savunucularına ve
MLM'den sapanlara karşı uyanık olup ideolojik olarak uzlaşmaz mücadele
yürütülmelidir.
Ne kadar kapsamlı ideolojik mücadele yürütülürse o derece
etkisizleştirilir ve devrim, sosyalizm ve Komünizm 'e emin adımlarla istikrarlı
bir şekilde yürünür. Proletaryanın sınıf çıkarlarına samimiysek, sahte MLM
maskesiyle proletarya davasına zarar veren anlayışları ortaya çıkarmak,
acımasız ideolojik mücadeleyi yürütmek boyun borcu olmalıdır.
Davanın başarısı buna
bağlıdır.
Yığınların gücü ve devrimci enerjisini burjuvazinin eksenine
çekmeyi önleyip, devrime, sosyalizme, Komünizm'e yöneltmek buna bağlıdır.
Önemsememe, uzlaşma ve liberal davranma Marksizmden sapan
çizgilere hizmet edecektir.
Meydanı onlara bırakacaktır.
Tarihi tecrübeler Marksist maskelerle
proletaryayı yolundan saptıranlara karşı daha çok uyanık ve mücadelede acımasız
olunması gerektiğini her zamankinden daha çok gösteriyor.
şubat 1997_BİTTi