Anadolu’nun metropollerindeki proletaryanın önemli bir
kesiminin kaynağı Kürt köylülüğüdür. Zira, Kürt köylülüğü kendi coğrafyası
dışında Anadolu’nun metropollerinde proleterleşmektedir. Kürt sorunu, köylü ve
tarım sorunu ile iç-içe bir nitelik göstermektedir. Kırdan kente nüfus hareketi
kesintisiz bir süreç izlemektedir. Bu durumun başlıca nedeni tarımın yarı
feodal yapısıdır. Kürdistan ve Anadolu tarımı emek faaliyetinin kendisinin
metalaşmadığı küçük ölçekli aile tarımı üzerine kurulu olduğu ve sermaye
birikimi üretim süreci dışında değişim sürecinde gerçekleştiği için
kapitalistleşememekte, tarım proletaryası oluşamamakta, oluşan artı nüfus
metropollere göç ederek buralarda proleterleşmektedir.
Kürt ulusal hareketi esas olarak mücadele eden kitlesi ile
bir köylü hareketi niteliğindedir. Kürt ulusal hareketinin Suriye, Irak ve İran
coğrafyaları için Anadolu coğrafyasında olduğu gibi proleter kitlelerden oluşan
güçlü bir arka cephesi yoktur. Bir köylü hareketi gerek ideolojik ve gerekse
siyasal pratik olarak nispeten gelişkin bir proleter arka cepheden yoksun
olduğu koşullarda tutarlı bir anti faşist, anti emperyalist hat oluşturabilmesi
ve emperyal siyasetten bağımsızlaşabilmesi çok zordur. Dolayısıyla Kürt ulusal
hareketinin emperyal konjonktürün dışına çıkabilmesi ve bağımsız bir siyasal konjonktür
yaratabilmesi Anadolu coğrafyasındaki proleter dinamiklerle ideolojik ve pratik
daha sıkı ilişkiler geliştirmesine ve Anadolu demokratik devriminin gelişme
koşullarına kaçınılmaz olarak bağlı durumdadır.
Kürdistan coğrafyasının özgürleşmesi sorunu Anadolu
coğrafyasının özgürleşmesi sorununa sıkı sıkıya bağlıdır. Kürt sorunun Anadolu
ve Orta Doğu coğrafyasının tarım ve köylü sorunuyla iç-içe niteliğini görmezden
gelen ve toprak devrimini de içeren bir tarım programından yoksun olan siyasal
projelerin geniş kitlelerin beklentilerine kalıcı çözümler üretebilmesi ve
tutarlı bir anti faşist anti emperyalist hat oluşturabilmesi olanaksızdır. Kürt
küçük burjuva aydın kitlenin coğrafyanın mevcut gerçeklerini görerek emperyal
siyasete meyilli büyük toprak mülkiyeti ve Kürt kompradorlardan ayrışarak
proleter siyasetle daha yakın ilişkiler kurması geniş kitlelerin emperyal
siyasetin güdümünde daha büyük bedeller ödememesi için elzem görünmektedir.
Tarih, küçük burjuva entelektüalizminin ütopyalarına sığmaz;
kendi nesnel zemininde gelişir. Kürt hareketi esasta, mücadele eden kitlesi
itibarı ile bir köylü hareketidir. Köylülüğün küçük mülkiyeti onun hem esareti
hem de dünya görüşünü şekillendiren yegâne dayanağıdır. Köylülük, küçük toprak
mülkiyetine bağlılığı ile özel mülkiyet ilişkilerinden kopamadığı için
proletarya gibi bağımsız, tutarlı bir siyasal perspektiften yoksundur.
Dolayısıyla köylülüğün bağımsız ve tutarlı bir siyasal perspektif için
proletaryanın ideolojik ve siyasal önderliğine ihtiyacı vardır. Bu işçi- köylü
ittifakı Demokratik Devrimin temel ittifakıdır.
Çeşitli nedenlerle işçi-köylü ittifakı gerçekleşmediğinde
bunun yerini köylülüğün başka sınıflarla kurduğu ittifaklar alır. Türk
köylülüğü halen çoğunlukla şovenizmin etkisi ile faşist cephenin çeşitli
fraksiyonlarının ideolojik etkisi altındayken, Kürt köylülüğü ise Kürt milli
burjuvazisi ve kısmen büyük toprak mülkiyetinin ideolojik tesiri altında
politikleşmektedir. Kürt küçük burjuva entelektüalizmine bir toprak devrimini
de kapsayan Demokratik Halk Devrimi perspektifi yerine üst yapısal reformlarla
şekillenen kimlik siyaseti etrafında, kâh ulusal bağımsızlık kâh federasyon
talepleri ile belirlenen bir siyasal perspektif bugün için daha ulaşılabilir
gelmektedir.
Kürt ulusal hareketinde kapitalist yol eğiliminin güçlenmesinde sosyalizm deneyimlerinin yenilgilerinin belirleyici olduğu söylenebilir. Ne var ki, tarih sınıf ya da şahısların öznel niyetleri ile değil nesnel gerçekliklerin belirlediği koşullarla şekillenir. Kürt sorunu tarım ve köylü sorunuyla iç-içe girmiş bir ulusal sorundur.
Kürt sorunun nihai çözümü Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasında köylü sorunun
çözümüne, yani, tarımı kolektif eştirecek bir toprak devrimine yadsınamaz bir
biçimde bağlıdır. Irak ve Suriye Kürdistan’ında Kürt hareketinin emperyal
siyasetten bağımsızlaşamamasının nedeni, nispeten gelişmiş bir proleter sınıfın
olmamasıdır. Ve aynı durum İran Kürdistanı için de geçerlidir.
Kürt hareketinin Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasında proleter
hareketlerle kurabileceği ilişkileri geliştirmesine ve ulusal birlik siyaseti
yerine proleter bir hatta farklı milliyetlerden işçi- köylü ittifakı siyasetine
doğru kendi içinde bir değişim yaşamasına bağlıdır. Kitleler deneyimleri ile
öğrenirler. Ancak, kitlelerin siyasal deneyimleri ağır siyasal bedeller
pahasınadır. Proletaryanın tarihsel materyalizm bilimi ile küçük burjuva
ütopyalar arasındaki fark da buradadır. Tarihsel materyalizm bilimi nesnel
gerçeklerden hareket ettiği için ütopyacı ampirik denemelerden ayrılır. Siyasal
iradenin sonuç alabilmesi için nesnel gerçeklerle örtüşmesi gerekir. Ulusal
birlik siyaseti gibi Irak Kürdistan’ın büyük feodallerinden köylülük ve
proletaryaya kadar uzlaşmaz sınıfları uzlaştırmaya çalışan ve toprak devrimi
sorununun üstünden atlayarak Kürt sorununa çözüm arayan ütopyacı siyasetler
iflasa mahkumdur. Barzani ve Talabani gibi büyük toprak mülkiyetinin
emperyalizmden medet uman siyasetleri ile Kürt köylülüğü ve proletaryasının
sınıfsal ihtiyaçları arasında büyük çelişkiler vardır.
Toprak devrimi gibi meselelerin üstünden atlayarak Kürt
sorunu çözülemez; ancak çözümsüzlüğe ve kitlelerin emperyal siyasetin güdümünde
daha ağır bedeller ödeyeceği bir kaosa sürüklenir. Anadolu coğrafyasında tarımı
kolektifleştirerek köylü sorunu çözen bir demokratik devrimle faşizm bütün
kurumları ile tasfiye edilmediği sürece Kürt sorunu sürüncemede kalır. Irak,
Suriye, İran coğrafyasındaki parçalar sorunu da ancak Anadolu coğrafyasında
proletarya öncülüğünde gerçekleşecek bir devrime çözülebilir. Anadolu
devriminin Kürt köylülüğü ve proletaryasına, Kürt halk sınıflarının da Anadolu
devrimine ihtiyacı vardır. Diğer coğrafyalarda kazanılan kısmi mevzi ve
başarılar önemli olsa da sonucu belirleyecek olan Anadolu coğrafyasının
demokratik devrimidir.
Fakat Kürt hareketinin bölgenin konjonktürü gereği
emperyalistler arası çelişkilere de oynaması gerekmektedir. Ancak,
emperyalistler arası çelişkilere oynayabilmek için ulusal birlik siyaseti gibi
uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarını uzlaştıran tutarsız bir siyaset değil nispeten
gelişmiş proleter bir arka cepheye dayanan tutarlı bir demokratik devrim
programı etrafında işçi-köylü ittifakı siyaseti gerekir. Kürt büyük toprak
mülkiyeti niteliği gereği toprak devriminin karşısındadır. Kürt millî
burjuvazisi de kendisini tarımın yarı feodal niteliğine bağlı olarak üreten
tefeci tüccar sermayesidir.
Dolayısıyla bu mülk sahibi sınıflar toprak devrimine
yanaşmayacaktır. Geriye yegâne zorunlu seçenek olarak işçi-köylü ittifakı
kalır. Demokratik devrimin olduğu gibi bu devrim sürecinin çözüme bağlayacağı
ulusal sorunun da en tutarlı ittifakı işçi-köylü ittifakıdır. Kürt küçük
burjuva entelektüalizmi faşist- şovenist devlet aygıtı tarafından devlet
yönetimi ve bürokrasiden dışlandığı için bu tabakanın esas çelişkisi üretim
ilişkileri ile değil üst yapıyladır. Dolayısıyla Kürt küçük burjuva
entelektüalizmi bürokratik üst yapısını oluşturacağı bir burjuva-feodal Kürt
devletine özlem duymaktadır. Ulusal sorunda ütopyacı yaklaşımlar bu sınıfların
karakterinin şekillendirdiği siyasal perspektiflerin ürünüdür.
Ulusal sorunda Leninist ilkenin kesin bir biçimde “kendi
kaderini tayin” olarak değil, “kendi kaderini tayin hakkı” olarak esnek bir
biçimde belirlenmesindeki diyalektikte buradadır. Proletarya, kendi kaderini
tayin hakkını kayıtsız şartsız savunurken kendi kaderini tayini yani ayrı bir
devlet kurmayı demokratik devrimin menfaatlerine göre savunur ya da savunmaz
çünkü, her ulusal sorun bir ve aynı sorun değildir. Ulusal sorunlar kendi
kaderini tayin hakkı çerçevesinde ancak genel demokratik muhteva olarak
aynılaşabilir. Tarihsel gelişmeleri ve üstünde şekillendikleri sosyoekonomik
yapının karakteri ile farklı biçimler alırlar. Dolayısıyla farklı karakterdeki
ulusal sorunların çözüm süreçlerinin karakteri de kaçınılmaz olarak farklı
olacaktır. Kürt sorununda demokratik devrimin menfaatleri öncelikle
proletaryanın nispeten gelişkin olduğu Anadolu coğrafyasında farklı
milliyetlerden işçi köylü ittifakının Orta Doğu coğrafyasına doğru proleter bir
siyaset öncülüğünde geliştirilmesini gerektirmektedir. Anadolu ve Orta Doğu
coğrafyasının özgürleşmesi bir dizi devrimler yoluyla olacaktır.