Zorunlu açıklama:
Bunun üzerine internette yayınlansın istedim, ancak " tamam hallederiz merak
etme" diyen arkadaşlar, sağ olsunlar, meğerse bu yönlü hiç uğraşmamışlar bile 2018 ekiminde hapisten çıktığımda Nisan yayıncılığa tekrardan önerdim: "Basın, tüm geliri de kuruma kalsın. Ayrıca diğer kitaplarımı da basın ve bunların gelirleri de aynı şekilde kurumunuza katkım olsun." dedim. Önceleri, " Dava açılırsa senin için iyi olmaz. Hele sen kendini güvenceye al, ondan sonra basarız" denildi. Yurt dışına çıktıktan sonraysa; “Tamam,
Köz Yayıncılık`la anlaştık, çıkar yakında” denildi. Sevindim, 5 yıl gecikmeyle de olsa, nihayet okuruyla buluşacaktı. Ancak ne var ki sevincim kısa ömürlü oldu: Bir yerlerden birileri; " biraz beklesin" diye müdahalede bulunmuş... Anlaşılır gibi değil!!! Sonrasındaysa söyleşi garip bir açıklama yapıldı: MKP 4. Kongresini yaptı. III. Kongre` ye ilişkin değerlendirmeler güncelliğini yitirmiş olduğundan, senin kitabın da güncelliğini yitirmiş oldu. Haliyle de basmayı uygun görmüyoruz.
Yani nihayetinde bu bir tercih, ilgili yetkililer bunu benimsediklerine göre, geriye yapılabilecek çok da fazla bir şey kalmıyor.
Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki; bu kitapta ele alınan konuları salt başına MKP III. Kongre kararlarının değerlendirilmesine indirgemek, zaten başlı başına yanlış bir tutum ve yaklaşımdır. Çünkü okunduğunda da görülecektir ki; kitapta doğrudan Kaypakkaya ve TKP/ML’nin konu bağlamındaki görüş ve yaklaşımları da paralel bir ele alışla, değerlendirmelere tabi tutulmaktadır. Sırf bu özelliği bile, o değerlendirme ve eleştirileri ve keza sunulan alternatif görüşleri, güncel kılmaya haydi haydi yeterlidir.
Öte yandan MKP, III. Kongre kararlarını IV. Kongre de bir kez daha onaylayıp sahiplenerek, zaten kendisi bir kez daha bunları doğrudan güncellemiş oluyorken; kalkıp da: “Güncelliğini yitirmiştir” demek, en hafif deyimle, abesle iştigaldir.
Özetle: “Basmayı gözleri kesmedi.” diyelim...
Ya, o kötü (ve aslında bir bakıma da kendine ve siyasi çizgisine güvensiz, sansürcü) zihniyet ve tutumla uyuşarak; “peki, siz bilirsiniz” deyip, bu çalışmayı tozlu arşivlere kaldıracaktım; ya da geleceğin “yeni tipte insanı” asiliğiyle, “kol kırılır yen içinde kalır” desturunun kıçına tekmeyi basıp, bedel ödemeyi de göze alarak, bu kitabın okuruna ulaşmasını engelleyen tutuma rest çekecektim.
Tutum ve icraatlarımızın sorumluluğuna sahipsek; varsın hakkımızdaki nihai kararı okur ve tarih versin. Şayet bu bir “disiplinsizlikse”, böyle addedilecekse, ben “ceza”ma razıyım ... İyi okumalar, objektif değerlendirmeler.
https://drive.google.com/file/d/1B20gg54-_whODK7uruxvOLgW8HRwm2r1/view