yusufkose@hotmail.com
Ulusal Sorun ve Oruçoğlu'nun Gerici Ulusalcılık Hayranlığı
Kaypakkaya ile birlikte PDA'dan ayrıldığında da gönlü orada kaldı dense yeridir. Zaten bir çok konuşma ve anılarında, Kaypakkaya'nın „ısrarı“ sonucu ve onu „kıramayışı“ nedeniyle TKP-ML saflarında yer aldığını da belirtir, kendisi.
Oruçoğlu'nda işçi sınıfına bakış açısı, reformist sol
liberal ve sınıf uzlaşmacıdır. Ancak, sınıf uzlaşmacılığında, Oruçoğlu'nun
terazisinin kefesinde proletaryanın sınıf çıkarları yer almaz, esas olarak
gerici ulusal burjuvazinin çıkarları yer alır. Onun “haklı”, “haksız”
kavramları içinde, sınıf bakış açısı ve devrimci sınıfın genel çıkarları, dünya
sosyalist devrimin genel çıkarları yoktur.
Böyle olunca da, onun
“komünistliği”, ayakları yere basmayan, toplumsal sınıf çatışmalarından
soyutlanmış bir küçük burjuva hayalci -bu, Avrupa'nın bazı şehirlerine
serpiştirilmiş ve burjuvaziye hiç bir zarar vermeyen, tersine, burjuvazinin
hoşgörüsünü kazanan- anarşist komünalciliği olarak kendini göstermektedir.
Mülkiyete karşı gibi yapar, ama mülk sahibi, ya da bütün ülkenin mülküne el
koymak amacıyla hareket eden ezilen ulus burjuvazisinin bu amaçlı mücadelesini,
sınıfsız toplum mücadelesi veren sınıftan daha üstün tutuğu için, kutsar. Bu
bağlamda da Oruçoğlu, proletaryanın devrimci istemlerine karşı, adeta, arkaik
dönemlerin kararlı savunucusu durumuna düşmüştür.
Önce, Oruçoğlu'nun adı geçen makalesindeki bazı iddialarını
alıp işçi sınıfının dünya görüşü olan MLM penceresinden değerlendirelim.
Komünistler açısından orta bir yol yoktur. Orta gibi gözüken yollar da genelde
burjuva sınıfı tarafına meyil eden düşünce ve buna bağlı olan tavırlardır. Bu
nedenle ML nettir. Ve sorunlara tarihsel materyalizm ve diyalektik materyalizm
temelinde yaklaşırlar.
Oruçoğlu şöyle diyor:
“Bizim desteğimizi tayin eden şey, harekete önderlik eden
sınıfın niteliği değil, hareketin demokratik içeriği ve haklılığıdır. Bu
önderlik, kendi direniş sahası içinde komünist partisinin örgütlenmesine
müsaade etsin veya etmesin, emperyalizme darbe vursun veya vurmasın bu gerçek
değişmez.”2
Oruçoğlu için, uluslararası proletaryanın büyük öğretmenleri
olan Marx, Engels, Lenin, Stalin ve Mao bir referans kaynağı olmadığından,
onların düşünceleri ve onlardan aldığımız alıntılarla onun görüşlerini
eleştirmek, onun kale alacağı düşünce sistematiği olmayacaktır. Buna rağmen,
elbette onların düşünceleri ışığında soruna yaklaşacağız. Bizim referans
kaynağımız, ne emperyalist burjuvazinin “yeşil kuşak projesi”yle besleyip
büyüttüğü gerici, dinci, faşist örgütlerin ideolojik izleri olabilir ne de ezilen
ulus burjuvazisinin burjuva ideolojisi olabilir.
https://yusuf-kose.blogspot.com/2024/01/bir-sol-liberal-aydnn-ezilen-ulus.html