"Partinin belirlediği ve aldığı kararlar öncü
müfrezenin organlarında yer alan kadroları, parti üyeleri, parti militanları
üzerinden mücadelede hayat hakkı bulur. Bir başka deyişle bu belirlenmiş
teorinin, siyasetin örgüt üzerinden pratikte yerine getirilmesidir"
16 Ocak 2024
Uluslararası emperyalist sistemin girdiği girdap
derinleşmiş, bunun sonucu halklara karşı yönelik saldırıları tırmanmış
durumdadır. Baskı ve sömürü daha agresif bir hal almıştır. Buna karşın ezilen
ve sömürülen halkların tepkileri de artmış, bu durum kimi zamanlarda parçalı ve
kendiliğinden hareketlerin yükselişine yol açmıştır.
Yani işçi sınıfı ve tüm ezilen halkların mücadelesinin
objektif koşulları daha olgunlaşmıştır. Bu ve daha fazla olguyu yan yana
getirdiğimizde mevcut konjonktür -öznel gücü oluşturan- proletarya partisinin
önderliğinde (tüm dünyada) mücadeleyi daha zorunlu kılmaktadır.
Parti inşasında Lenin ve ideolojik-politik-teorik mücadele
Ölümünün yüzüncü yılında andığımız Lenin ve yoldaşları,
yaşadığı dönemde devrimi zorunlu gördü. Ancak devrimin proletarya partisinin
önderliğiyle mümkün olacağını şart koştu. Çünkü ona göre proletaryanın öncü
müfrezesi olan partiden yoksun bir şekilde devrimin gerçekleştirilmesi mümkün
değildi. Bunun sonucu Rusya’da partinin inşasında ve devrime önderliğinde baş
rolü oynamıştır. Devrime önderlik eden parti, -o zamanki adıyla RSDİP- Lenin’in
önderliğinde ideolojik, politik, pratik ve de teorik yanlışlara karşı mücadele
ederek gelişmiş ve giderek işçi sınıfı, köylülük ve diğer halk kesimleri
içerisinde etkin olmuştur.
Lenin daha parti kurulmadan evvel ideolojik mücadelesini
köylü devrimini savunan Narodniklere karşı verdi. Ve Narodnizme karşı ideolojik
ve siyasi üstünlük sağladı. Ardından 1898 tarihinde 1. Kongre ile RSDİP (Rus
Sosyal Demokrat İşçi Partisi) kuruldu. Ancak RSDİP 1. Kongre sonrası pratikte
henüz devrime önderlik edecek vasıflara sahip değildi.
Partinin henüz programı, tüzüğü yoktu. Marksizm’in Narodizm
üzerinde ideolojik zafer sağlaması ve işçi sınıfının -kendiliğinden de olsa-
eylemlerinin giderek artması, özellikle gençlik içinde Marksizm’e sempatiyi
artırmıştı. Ancak RSDİP ilk başlarda, Marksizm’e sağa-sola çeken çizgilerle
hesaplaşmamış, yukarıdan aşağıya tutarlı örgütlenmeyi oluşturamamış, programdan
ve tüzükten de yoksun olduğu için oynaması gereken önderlik görevini yerine
getirememiştir. Dolayısıyla bu durum parti içinde ideolojik ve örgütsel
birliğin oluşturulmasına ve kitlelere önderlik edilmesine engel teşkil
ediyordu.
Bunun sonucu politik arenada anti-Marksist görüşler öne
çıkmıştı. Legal “Marksist” eğilim, ekonomizm, trade-unionizm
(salt-sendikacılık), reformizm gibi anti-Marksist akımların etkinliği vardı. Ve
bu anti-Marksist hareketler işçi sınıfı, gençlik, köylülük gibi kitleler içine
yayıldı. Ayrıca bu akımlar, RSDİP içine de yansımıştı. Partinin bazı
organlarına, yerel parti örgütlerine, tabana kadar sirayet etmiş ve belli bir
etkinlik oluşturmuşlardı. Bu hareketler partinin oluşturulmasını ve parti
önderliğinde mücadeleyi gereksiz görüyorlardı. Sorunların “çözümünü” hakim
sistem içinde mümkün olacağını savunuyorlardı.
Bu duruma karşı Lenin, başını ekonomistlerin çektiği bu
reformist hareketlere karşı ideolojik ve politik mücadeleyi zorunlu görüyordu.
Öncü partinin önderliğinde, öncü teorinin yol gösterdiği devrim perspektifiyle
mücadeleyi, devrime önderlik edecek Marksist ideolojiyle donanmış ve
örgütlenmiş bir parti olmadan devrimin mümkün olmadığını savunuyordu. Partinin
öncü müfreze rolünü oynayabilmesi için kendi içine kadar sızan anti-Marksist
akımlara karşı mücadele edilmesi ve parti içindeki etkinlikleri aşılmak zorundaydı.
Bunun üzerine Lenin başta hem ekonomizme karşı hem de parti
önderliğini yadsıyan ve kendiliğinden işçi hareketini savunan trade-unionizm ve
reformizme karşı ideolojik mücadele verdi. Bu akımlara karşı Marksizm’e tekabül
eden teorik görüşlerini “Ne Yapmalı?” eserinde ortaya koydu. Böylece
Marksizm’in önünü açarak gelişimini sağladı ve parti örgütlenmesinin temelini
attı.
Daha sonra 1903’ün Temmuz ayında RSDİP’in 2. Parti Kongresi
gerçekleştirildi. Kongre gündemi parti programı, tüzüğü ve sağlam parti
oluşturulması üzerine idi. Parti programında Lenin’in getirdiği azami programı
kapitalizmin yıkılması, sosyalizmin inşası ve proletarya diktatörlüğünün
uygulanması konusu oluşturdu. Asgari programda ise ele alınan konu daha
sosyalizmin inşasına geçmeden önce Çarlık rejiminin yıkılması, demokratik
cumhuriyetin kurulması, işçilerin sekiz saatlik çalışması, kırda serfliğin kalıntılarının
tümden tasfiye edilmesi, toprak ağalarının el koyduğu toprakların köylülere
devredilmesi üzerine olmuştur. Lenin’in getirdiği bu konular üzerine en çok
tartışılan mevzu, proletarya diktatörlüğü tezi olmuştur. Ancak bu gündem,
Kongre çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Böylece partinin azami-asgari
resmi programı belirlenmiş oldu.
Kongrede esas tartışma parti tüzüğünde yer alan önemli
gündem maddelerini oluşturan partinin niteliği, işlerliği, oynayacağı rol,
partinin bileşimi, partiye üye olan kişinin taşıması gereken nitelik vb.
konuları içeren formülasyonlar üzerine olmuştur.
Lenin Yyoldaşın formülasyonu, parti üyesi olacaklar için şu
şartlara sahip olmalarını gerektiriyordu: Partiye üye olacak yoldaşların
devrime önderlik edecek partinin programını kabul etmesi, partiyi maddi olarak
desteklemesi, parti örgütlerinden birinde örgütlü olarak yer alması, parti
faaliyetlerinde yer alması. Buna karşın Martov’un formülasyonu, parti üyeliği
için parti programının kabul edilmesini ve maddi desteği kabul ederken; Parti
örgütlerinden birinde örgütlü olarak yer almasını, örgütsel faaliyetlerde örgüt
mensubu olarak pratikte yer almasını şart koşmuyordu.
Lenin partiyi, üye olacak parti üyelerinin parti disiplinini
tanıyan ve parti faaliyetlerine katılan kişilerden oluşan örgütlü müfreze
olarak görürken, Martov ise partiye üye olanların parti faaliyetlerine
katılmalarını ve parti disiplinine uymalarını şart koşmuyordu.
Lenin’in tezini destekleyenlerin yanında, Martov’un tezini
destekleyenler de vardı. Hararetli tartışmalar sonucunda Martov’a destek veren
Bundcu ve ekonomist çizgide ısrar eden ekonomist delegeler, sınıf
örgütlenmesini ve siyasi iktidar mücadelesini reddederek 2. Kongre’den
ayrıldılar. Böylece hararetli tartışmalar sonucu tamamlanan 2. Kongre, Lenin
yoldaşın ve onun tezlerini savunanların zaferiyle sonuçlandı. Bunun sonucu
Lenin ve yoldaşlarına parti içinde çoğunluğu oluşturduklarından Bolşevik,
azınlığı oluşturan Martov ve yandaşlarına da Menşevik denildi.
Böylece RSDİP 2. Kongresi ile -ileride SBKP adını alacak
olan- parti tarihinde önemli bir adım atılmış oldu. Parti programa, tüzüğe ve
parti işlerliğine sahip oldu. Ayrıca parti kongresi en üst organ olarak
belirlendi. Kongrede alınan kararların, bir sonraki kongreye kadar partinin
resmi ve bağlayıcı kararları olduğu kabul edildi. Bu işleyişe bağlı olarak
birey partiye, azınlık çoğunluğa, alt kademeler üst kademelere, tüm parti
Merkez Komitesine, o da parti kongresine tabi kılındı.
Lenin yoldaş 2. Kongre’de alınan kararları “Bir Adım İleri,
İki Adım Geri” adlı çalışmasında kaleme dökmüş, Menşeviklerin görüşlerini
mahkum etmiştir.
Lenin partiyi işçi sınıfının öncü müfrezesi olarak gördü.
Ancak partinin öncü rolünü oynayabilmesi için devrimci teoriye, nesnel durumu
tahlil eden ve yol gösteren siyasete, izlenecek devrim hattının belirlenmesine,
partiye kumanda edecek doktrine ihtiyacı vardır. Ancak diyalektik materyalizmi
özümsemiş, ideolojik olarak sağlam, siyasetle donanmış bir öncü müfreze işçi
sınıfına ve emekçi halka öncü rolünü oynayabilir. Bu, kapitalizme ve
burjuvaziye alternatif tek sınıf olan proletaryanın sınıf karakterini yansıtan
teoridir.
Lenin yoldaş partiyi işçi sınıfının örgütlü müfrezesi olarak
gördü. Sınıf mücadelesine ideolojik-politik hatta önderlik eden komünist
partisi aynı zamanda örgütsel hatta da önderlik etmelidir. Belirlenmiş siyaset
ve teori örgütlü müfreze ile pratiğe geçirilir.
Partinin belirlediği ve aldığı kararlar öncü müfrezenin
organlarında yer alan kadroları, parti üyeleri, parti militanları üzerinden
mücadelede hayat hakkı bulur. Bir başka deyişle bu belirlenmiş teorinin,
siyasetin örgüt üzerinden pratikte yerine getirilmesidir. Parti tarafından
teori ve pratikte önderlik ancak o zaman yerine getirilebilir. Lenin’in
deyimiyle “öncü savaşçı rolünü ancak bir öncü-teorinin kılavuzluk ettiği bir
partinin yerine getirebileceğine işaret etmek istiyoruz.” (Seçme Eserler, c. 2)
Lenin, partiyi sınıf örgütünün en yüksek biçimi olarak
görmüştür. Parti hem siyasi, hem örgütsel, hem pratikte egemen sistemi bir
bütün olarak hedef alan en ileri müfrezedir. Ama parti işçi sınıfının tek
örgütü değildir. Parti dışında başka örgütsel yapılar da vardır. Parti dışında,
bir ihtiyacın ürünü olarak oluşturulan sendikalar, kooperatifler, meslek
örgütlenmeleri ve başka kitle örgütlenmeleri vardır.
Sınıf çelişkileri ve siyasi baskılar örgütlerin maddi
koşullarıdır. Ve bu kitle örgütleri düzen sınırları içinde yer alan
örgütlenmelerdir. Öncü müfreze olarak en ileri örgüt olan parti ile, bu kitle
örgütlenmelerinin çoğu arasında örgütsel ve siyasi bağ yoktur. Bu kitle
örgütleri, partiyle kitleler arasındaki volan kayışlarıdır. Bu örgütlenmeler
içinde çalışma yapılmalı ve onlarla bağ kurulmalıdır. İşçi sınıfı ve diğer
emekçi sınıflarla bu örgütler üzerinden bağ kurulmalıdır.
Parti ayrıca devrim sonrası proletarya diktatörlüğünün aracı
rolü oynar. Bugüne kadar devrimin yapıldığı ülkelerde demokratik halk
diktatörlüğü ve proletarya diktatörlüğü uygulanmıştır. Devrim öncesi, devrime
önderlik eden proletaryanın öncü müfrezesi, yani parti, devrim sonrasında da
varlığını devam ettirmiştir. Ancak buradan yola çıkarak proletarya
diktatörlüğünü parti ile eş tutmak doğru değildir. Çünkü parti devrime önderlik
ettiği gibi, devrim sonrası proletarya diktatörlüğünün yürütülmesinde araç rolü
oynar. Diğer bir deyişle parti, proletarya diktatörlüğünün aracıdır.
Lenin oportünizme, revizyonizme ve tüm anti-Marksist
akımlara tavır almıştır. Burjuvaziye karşı tutarlı ve kararlı mücadele yürüten
Lenin, kendilerini “Marksizm”, “devrim”, “sol” vb. kisvelerle kamufle eden
anti-Marksist yapılara ve görüşlere karşı da kararlı ve tutarlı ideolojik
mücadele yürütmüştür. Yukarıda değindiğimiz 2. Kongre’de Menşeviklere karşı
verdiği mücadeleyi, daha sonra ortaya çıkan yanlışlara karşı da yürüttü.
RSDİP’in ilk dönemlerinde ekonomistlere, reformistlere, Menşeviklere karşı verdiği
mücadele ile parti perspektifini geliştiren Lenin, daha sonra da ortaya çıkan
oportünistlere, tasfiyecilere, hiziplere karşı da mücadeleyi devam ettirmiştir.
https://ozgurgelecek51.net/sentez-leninin-parti-anlayisi/