Nubar Ozanyan (mahlas), Serdar Can`ı anma vesilesiyle kaleme
aldığı yazısında, sonderece çarpıcı ve
karakteristik olan şu ifadeleri kullanıyor:"(...)12 Eylül karabasan
zulmünde Kürdistan dağlarının ilk gizli ERMENİ GERİLLASI oldu.
Soykırım sonrası ilk ERMENİ FEDAİSİ olarak Hazro`da düşman
güçleriyle girdiği çatışmada [tarihsel realite açısından bu doğru değil, çünkü
bilinirki , örneğin bir ASALA gerçekliği
sözkonusudur. "Ermeni Fedaileri" olarak , doğru veya yanlış, bu ayrı
bir mevzu,yürüttükleri silahlı bir mücadelesi olmuştur. Bu uğurda idam edilen
Ermeni fedailer olmuştur. BN.] (...)"
"Beka`da gördüğü ilk ERMENİ KOMUTANI MARTAGER (...)"
(abç. Y.Ö.Politika gazetesi)
Elbetteki birey olarak her komünistin de , doğallığıyla, mensubu
olduğu bir etnik kökeni/ menşei vardır. Bu sosyolojik olguyu yadsıyamayız,
yadsımamız da gerekiyor zaten. Bu anlamda olmak koşuluyla; komünistler,
özgeçmişleri üzerinden anlatılırken, anlatım seyri içinde gerek oluşmuşsa,
mümkündürki etnik köken menşeilerine de vurgu yapılabilir. Ve bu, onların
özgeçmiş bilgileri içinde , sadece küçük bir teferruattan ibaret olacaktır.
Nubar Ozanyan da yazısında gerek Serdar Can`dan ve gerekse
Martages` ten bahsederken,Onlara dair bir özgeçmiş bilgisini paylaşmak adına,
Onların aslında, soykırıma uğramış mazlum Ermeni halkından olduklarını da,kayıt
olarak düşebilirdi. Bunda eleştiri konusu olbilecek herhangi bir yön de,
doğallığıyla olmayacaktı.
Ancak nevarki Nubar Ozanyan`ın yaptığı şey , kıyas
kabuledilemeyecek oranda, bunun çok çok
ötesinde ve nitelik olarak da tamamen farklı bir şey.
Alıntılanan satırlardaki ifadelerden de rahatlıkla anlaşılacağı
üzere Nubar Ozanyan bu her iki yoldaşımızı da , mensubu oldukları TKP-ML, TİKKO
kimliği üzerinden değil, etnik köken kimlikleri üzerinden öne çıkarmakta ve
Onları komünistlikleri üzerinden değil, Ermenilikleri üzerinden tanımlamaktadır.
Nubar Ozanyan bu iki
yoldaşı TİKKO gerillası ve TİKKO
komutanı olarak tanımlamıyor. Onlar TKP-ML,TIKKO saflarındaki
"ERMENİ GERİLLASI"ve "ERMENI FEDAİSİ"
dirler, yapılan sunum budur.
Yani bu durumda demek oluyorki TKP-ML çatısı altında, özel bir alt
proğramla Ermeni ulusal davası güden özerk bir seksiyon örgütlülüğü sözkonusudur ve doğallığıyla bu
iki yoldaşta, işte bu amacın/ davanın güdücüsü örgütün mensubu olarak,birer
"Ermeni gerillası" ,birer " Ermeni fedaisi" ve birer "
Ermeni komutan" dırlar (komutan
sadece Martager değildir, Serdar da 4.Konferansta Askeri Komisyona seçilenler
içinde olup, görevi kendisi bırakana kadar da -oldukça kısa bir süre olsa da-
hem MK tarafından AK sekreteri yapılır ve hemde Beka'daki kampta sorumlu
komutandır.)
Acaba zihin altı kurgusu Nubar Ozanyan `a kötü bir
oyun mu oynamıştırda böyle olduğunu sanıyor?
Çünkü olgusal bir gerçektirki TKP-ML de böylesi farklı alt proğramsal özerk bir Ermeni örgütlülüğü varola gelmemiştir. [Yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için hemen belirtmek gerekiyorki: Son yıllarda Rojava` da kurulan "Nubar Ozanyan Ermeni Taburu" tamamen bu konu dışında olup, özel bir oluşumdur.
Rojavalı Ermenilerin savunma ihtiyacının bir ürünü olarak ortaya çıkmış, yerel, ulusal karekterli bir bir askeri oluşumdur. Buradaki savaşçılardan ve kadrolardan bahsederken ,elbetteki "Ermeni gerillalar" , "Ermeni savaşçılar" veya "Ermeni komutanlar " demek son derece doğaldır.]
Böyleyken TKP-ML mensubu, TİKKO gerillası ve komutanı olarak komünizim ideali
uğruna savaşmış,.görev ve sorumluluklar üstlenmiş olan Serdar Can ve
Martager`i "Ermeni gerillası/Ermeni
fedaisi" ve "Ermeni komutan" olarak sunmak, her şeyden önce O
insanların tarihi gerçekliğini çarpıtmaktır.
Çünkü Onlar,mensubu oldukları komünist partinin idealleri
doğrultusunda mücadele yürüttüler.
Bilinirki TKP-ML, genelde tüm ezilen halkların haklı davalarını
sahiplenmekle birlikte, ama asla örneğin özel olarak bir Türk, Kürt, Ermeni,
Arap, Çerkez, Rum, Laz vb. lerinin ulusal partisi olmamıştır.Dolayısıyla da, bu
Partinin kadro, üye ve savaşçı militanları da (doğallığıyla), özel olarak
herhangi bir ulusun savaşcısı, gerillası ve komutanı olarak sunulamazlar.
Ulusal çelişmelerin aktüel olarak gündemde olduğu özel koşullarda
da, bu çelişmelerin çözümünü gündemine alıp, ulusal kurtuluş mücadelesi
yürüteceği durumlarda da, komünist partisi , hele de çok uluslu ve milliyetli
bir toplumsal realitede, asla bir ulusal aidiyete bürünemez.
Özetle: Nubar
Ozanyan'ın, komünizm ideallari uğruna savaşmış olan bu iki yoldaşımızı
"Ermeni gerillası/Ermeni fedaisi" ve "Ermeni komutan"
larmış gibi sunması, bilinçli
demiyelimde, haydi gayri ihtiyari bir milliyetçi gayretin marifeti değilse; o
halde rahatlıkla söylenebilirki: Nubar Ozanyan bu konuda "ne dediğinin
farkında değildir"!
Herhangi bir ithamda bulunmadan , genel bir hatırlatma babında
belirmek gerekirki: Milliyetçi
hezeyanlar tehlikeli ve bulaşıcıdır. Öyleki, bir dönemin nice büyük
komünistlerini bir çırpıda burjuva milliyetçiliğinin saflarına savuruvermiştir.
Bunun belkide en tipik örneği Karl Kaustki'dir, değil mi?