Mahmut 'a Verilen Merkezi Görev: ''Karıştır,
Güvensizlik Yay, Payına Düşeni Alacaksın''!
Mahmut Özkan'ı bu
saflarda olan herkes tanır. Herkesin bildiği ve tanıdığı bu şahsiyeti uzun uzun
anlatmaya gerek yok. Yapılması gereken, sadece bazı şeylerin bu haddini bilmeze
hatırlatılmasıdır.
Yapıda yaşanan gelişmelerle birlikte, saflarımızı en çok karıştıran ve
ortalığı gerenlerden biri de bu kişi olmuştur. Öyle ki, kendi facebook
sayfasında yazdığı her yazı ve açıklama, arkasından birçok tartışmayı
tetiklemiş, bazı iyi niyetli yoldaşların amaç ve hedefini bilmediği bu
tartışmalara katılmasıyla gerilen ilişkiler, istenmeyerek de olsa,
karşılıklı 'düşmanlıklar' yaratmıştır.
Öyle ki, yıllarca aynı saflarda
birlikte mücadele eden yoldaşlar, bilinçli olarak yaratılan tartışmaların içine
çekilerek, birbirlerine selam vermeyecek duruma getirildiler. Bu ortamı
hazırlayanlardan biri de Mahmut Özkan olmuştur. Bundan bir yıl önce kendi
facebook sayfasını takip edenler bunu rahatlıkla göreceklerdir.
Bahsini ettiğim tartışmaların hedefine ulaşmasıyla birlikte, Mahmut Özkan,
yaptığı bir açıklamayla; 'sosyal medya da yaşanan tartışmalara daha
fazla ortak olmak istemediğini ve bu yüzden facebook sayfasını kapattığını' açıklamıştı.
Bunun bir ara vermeden öteye gitmediği kısa bir süre sonra anlaşıldı.
Mahmut Özakan, anlaşılıyor ki, ''ben ne yapabilirim, ne
katabilirim'' diyerek yeniden göreve hazır olduğunu talep etmiş ve
yine o'nun kendi tabiriyle: '' .... tek merkezden idare edildiği çok
açık olan'' Mahmut Özkan yeniden görevinin başına dönmüş bulunuyor. Bu
seferki görevi daha ileri boyutta olup, gerçekleri inkar, şiddeti meşrulaştıran
bir görevle donatıldığı anlaşılmaktadır.
Bunu da, 27 Temmuz 2017 tarihinde
kendi sosyal medya sayfasında yaptığı açıklamayla yerine getirmiş bulunuyor.
Mahmut Özkan, bir yandan, ''Son günlerde sanal ortamda yapılan
yazışmaları, tartışmaları sanırım birçok dost ve yoldaş izlemektedir. (..)
bunlardan uzak durmak gerektiğini ben de önemli ölçüde kabul
etmekteyim.'' diyerek, bir yandan gayet babacan bir tavırla; hiç
kimsenin karşı çıkmayacağı ve hak vereceği bir cümlenin hemen arkasından
söyleyeceklerini bir güzel sıralayıp saldırmaktadır.
Bunu da birilerinin görmezden geleceğini ve yutacağını beklemektedir!.. Bu
olsa olsa bir Mahmut Özkan tarzıdır.... her şeyi söyle, ortalığı karıştır, emeline
ulaş, sonra da, ''ben bu ortamdan çekiliyorum'' açıklamasıyla, kendisine olan
tepkiyi biraz bertaraf ettikten sonra, tekrar sosyal medyaya dön ve bu seferde
üstlendiği görevle gerçekleri çarpıtmaya soyun! Sen bu tiyatroyu çok oynadın
Mahmut efendi!..
Ne kadar rol yapsan da artık seni tanıyoruz.
Mahmut Özkan'a söyleyecek birkaç sözümüz var.
Öncelikle, kraldan
daha fazla kralcı kesilen Mahmut Özkan'ın 27 Temmuz 2017 tarihli yazısı
bilinçli ve hedef gözeterek yazdığı bilinmelidir. Bu, ona verilen görevle
doğrudan ilintilidir.
Mahmut Özkan, bunu o kadar ustaca yapıyor ki, belli ki, bu konuda dersine
iyi çalışmış. Özgür Gelecek Gazetesini işgal edenler, bir çalışanını dövenler ''MLM
Yolunda Partizan'' sitesinde ''bir Partizan okuru'' ismiyle
yayınladıkları yazıda: ''Özgür Gelecek ''çalışanı'' konuşma ve
tartışma yürütme kararıyla yanına gidenlerin iradesine sinkaflı küfürler
savurduğu için taraftarlarımızca inisiyatif ve sorumluluk üstlenilerek
cezalandırılmıştır'' açıklamasıyla uygulanan şiddeti savunurken,
Mahmut Özkan, yaşanmış gerçekleri çarpıtarak şöyle diyor:
''Son günlerde yeniden bir ÖG (Özgür
Gelecek) muhabirlerine yönelik şiddet baskı vb... gibi olduğu iddiasıyla
açıklamalar, pes peşe planlı ve tek merkezden idare edildiği çok açık
olan ''kınamalar'' yapılmakta ve pp saflarında ve çeperinde, uçlaştırılan
bölücülüğü derinleştiren yaklaşımlar sergilenmektedir.'' diyerek suç üstü
yakalanmıştır.
Görevi, yaşananları inkar üzerine olduğu için, bu görevini ustalıkla
yapmaya çalışan Mahmut Özkan'ı ne yazı ki, ''MLM Partizan''ın yayınladığı yazı
zor durumda bırakmıştır.
Yaratmak istediği
şaibeyle alçakça bir tutum sergileyen bu şahsın, her yerde ve ortamda teşhir
edilmesi devrimci bir görevdir.
Bunca yaşanan olaylardan sonra, yapılanların
gerçek olmadığını yüzü kızarmadan söyleyen biri, olsa olsa görevlendirilmiş bir
provokatör olabilir. Gazete Bürolarının işgali ve son olarak bir çalışanın
dövülmesine tavır alan bir kesim devrimci basın ve onlarca kurum ve bölgenin
tepkileri orta yerde dururken, kendisine verilen görevle tersini yayanlara
provokatör demenin dışında bir niteleme bulunamaz.
Mahmut Özkan'ın bu tutumu yeni de değildir. Saflarımızdaki tartışmaların
başlamasından bu yana hem sosyal medya üzerinden, hem de ATİK'te Denetim
görevinde bulunduğu süre içinde en büyük karışkırtıcılık ve bölücük yapanlardan
biri de Mahmut Özkan olmuştur.
Bu şahısın verdiği zararı hep birlikte yaşadık. ATİK Konsey üyelerini
kışkırtarak, onları Federasyon ve derneklerle nasıl karşı karşıya getirdiğini,
kurumlarımıza verdiği zararları hep birlikte yaşadık. Yetkisi olmadığı halde,
Konsey Toplantı Sonuçlarını yazarak, ATİK kitlesini ''İç Düşman'' ilan
edenlerden biri olarak kitle örgütüne verdiği zararlar hala tam olarak bertaraf
edilmiş değildir. Kongrede hiç sıkılmadan, ''ne yapayım onlar söyledi ben de
yaptım'' diyen biri olarak bu görevini yapmaya devam ediyor.
Yazısında, Hasan Aksu'nun Hiciv bir tarzda eleştirilmesini 'lümpen
bir dil' kullanılması olarak eleştiren sen Mahmut Özkan, bu camiada
senden daha lümpen, ikinci bir kişi var mı? Bu saflarda koptuğunda yaşamının
nasıl lümpence olduğunu bilen onlarca arkadaş var. Sana sadece Doğu
Almanya'dayken yaşadığın lümpence hayatını hatırlatmak yeter sanırım. Seni
tanımayanlara bu yazdıklarını belki yutturabilirsin de, seni tanıyanlara
bunları yutturamasın!
Bu saflarda en çok teşhir olan biri sensin.
Öyle ki içimizde hep bir ''Rasputin'' gibi anıldın! Hiçbir
zaman iyi bir örnek olarak görülmedin, Mahmut Özkan mı, 'ayak oyuncu ve
düzenbaz' biri olarak insanların zihinlerinde kalmış birisin. Hatırlıyor musun,
bundan 15-20 sene önce yaptıklarından dolayı kitle seni derneklere sokmama
kararı almıştı. Bu bile senin bu saflarda bittiğinin ispatıydı. Fakat, ne yazı
ki, sen her defasında bir açık bulup bu saflara geri geldin. Bu da, bu yapının
bir eksiği olarak bir yere not edilmelidir.
Yazında: ''Rol yapan, senaryo yazan herkes devrimciliğin çıtası
yükseltilerek sınanır!'' diyerek yine zirvelere oynamaya çalışman hiç
inandırıcı değil. Yd alanında bulunduğun müddetçe çıtayı sürekli olarak yükseltiğin
doğru. Buna diyecek bir şey yok. En keskin lafları etmeyi hiç bir zaman kimseye
bırakmadın. Gitmek istemediğin yere altlardan birilerine ajitasyon çekerek, 'yoldaş
gitmeliyiz, mücadele bizden bunu bekliyor' diyerek, büyük laflar edip,
sıra sana geldiğinde gidip iki ay bile dayanamadan, kaçıp, soluğu yd alan biri
olarak, bence fazla üfürme!.. ''Dönem, herkesin devrimciliğini ve
adanmışlığını test ediyor ve sınıyor'' gibi boyunu aşan laflar etmesen
iyi olur. Senin ne yaman ''Devrim'ci'' olduğunu pratiğinden
biliyoruz. Sana önerim, yapamadığın yapamayacağın, yapmaya da hiç gönlünün
olmadığı konularda büyük laflar etme!
Yazında: '''yol yöntem ve tartışma kültüründe ortaya çıkan farklı
yaklaşım ve algı yaratma girişimlerine iki örnek... Kaostan var olan, nemalanan,
yaklaşımın türevleri ile kaosu nasıl çözebiliriz?. Tek yanlı yaklaşmayın, her
bilgiyi gerçek sanmayın, gaza gelmeyin, manipülasyon yaratarak, puslu havalarda
av peşinde olanlara karşı da uyanık olun!'' diyorsun da, bu saflarda
puslu havayı en iyi sevenlerden bir de sensin.
Ha keza, yine bu yapının olanaklarından bu güne kadar en iyi nemalanan da
sensin. Bu yapının olanaklarından yaralanarak, en lüks arabalara binen, en son
teknolojik araç ve gereçleri kullanan, cebinden hiç parası eksik olmayan,
evinde bir gün bile yemek pişirmeyerek nerede en iyi kebapçı varsa, orada har
vurup harman savuran biri olarak bu lafları ederken hiç mi bir dk'da olsa
düşünme ihtiyacı duymuyorsun?
Bu saflardan gidip her döndüğünde nere de bir bal kovanı varsa, bir arı
gibi yönün hep bu bal kovanlarına doğru uçmak oldu. Hiçbir zaman, eksik ve
zaaflarına karşın, düzelmek için, en alttan, şu dernekten başlayayım dediğin
olmadı. Nere de nemalanacağın bir yer varsa, hep oradan başlamayı tercih ettin.
Onun için ''Müslüman mahallesinde'' kimseye salyangoz satmaya kalkma! Dürüst
ol! Birilerini savunacaksan savun. Ancak, bunu saray soytarıları gibi
yapma!