"KEMALİST BİR DEVRİM
ÇİN'DE MÜMKÜN MÜDÜR?"
Ben bunu ihtimal dışı ve bu
sebeple imkansız görüyorum.
Kemalist bir devrim, sadece
Türkiye, İran ve Afganistan gibi, sanayi proletaryası hiç olmayan veya hiç
denecek kadar az olan, köylülerin güçlü bir toprak devriminin gelişmediği
ülkelerde mümkündür. Kemalist devrim, bir üst tabaka devrimidir, milli ticaret
burjuvazisinin devrimidir. Bu devrime, yabancı emperyalistlerle karşı-mücadele
içinde varıldı ve devrimin sonraki gelişmesi, esas olarak köylü ve işçilere
karşı, evet toprak devrimi imkanlarına karşı yöneliyor.
Kemalist bir devrim Çin'de
imkansızdır.
a ) Çünkü orada, Çin'de,
köylüler arasında güçlü bir otoritesi olan, belli bir asgari sayıda, mücadeleci
ve aktif sanayi proletaryası vardır.
b ) Çünkü orada, yolu
üzerindeki feodal kalıntıları silip süpüren, gelişmiş bir toprak devrimi
ilerlemektedir.
Bir çok eyalette şimdiden
topraklara el koyan ve mücadelesine devrimci Çin proletaryasının önderlik
ettiği milyonlarca köylü, işte bu Kemalist devrim adı verilen devrim imkanına
karşı panzehirdir.
Kemalistlerin partisi ve
Vuhan'daki sol Guodindang'ın partisi ayni kefeye konamaz. Tıpkı Türkiye ile
Çin'in aynı kefeye konamayacağı gibi. Türkiye'de Sanghay, Vuhan, Nanking,
Dienzin vb. gibi merkezler yoktur. Nasıl Ankara Vuhan ile boy ölçüşemezse,
Kemalistlerin partisi de hiç bir zaman sol Guomindang ile boy ölçüşemez.
Çin ile Türkiye'nin
uluslararası durum açısından farklarını da göz ardı etmemek gerekir. Türkiye
ile ilgili olarak, emperyalizm başlıca isteklerinin birçoğunu zaten elde
etmişti. Türkiye'nin elinden, Suriye, Filistin, Mezopotamya ve emperyalistler
için önemli diğer bölgeler alınmıştı. Türkiye şimdi 10-12 milyon nüfuslu küçük
bir devlet haline getirildi. Türkiye, emperyalizm için ne önemli bir pazar, ne
de tayin edici bir yatırım alanıdır. Diğer sebeplerin yanında bu gelişme su
sebepten dolayı olabildi: Çünkü eski Türkiye, milliyetlerin bir bileşiminden
oluşuyordu ve yoğun bir Türk nüfusu sadece Anadolu'da vardı.
Çin'in durumu başkadır. Çin,
bütün dünyada en önemli sürüm pazarı ve en önemli sermaye ihraç pazarı olan,
bir kaç yüz milyon nüfusuyla bir milletin yoğun olduğu bir ülkedir. Emperyalizm
orada, yani Türkiye'de, eski Türkiye içindeki Türkler ve Araplar arasındaki
uzlaşmaz milli çelişmelerden yararlanarak, doğuda birçok büyük öneme sahip
bölgeyi kopartmakla yetinebildiği halde, emperyalizm burada, yani Çin'de, eğer
eski durumunu korumak veya en azından bu durumun bir kısmını elde tutmak
istiyorsa, bıçağı milli Çin'in diri vücuduna saplamak, onu parçalara ayırmak ve
bütün eyaletlerini elinden almak zorundadır.
Orada, yani Türkiye'de
emperyalizme karşı mücadele, Kemalistlerin cılız kalan anti-emperyalist
devrimiyle sona erebildi. Buna karşılık burada, Çin'de emperyalizme karşı
mücadele, gerçek bir halk karakteri, tam anlamıyla milli bir karakter almak,
adım adım derinleşmek, emperyalizme karşı şiddetli savaşlara yönelmek ve hatta
bütün dünyada emperyalizmin temelini sarsmak zorundadır.
Muhalefetin ( Zinovyev,
Radek, Trocki ) en büyük hatası, Türkiye ve Çin arasındaki bütün bu farkları
göremeyişinde, Kemalist devrimi toprak devrimi ile karıştırmasında ve hepsini
ayırmadan bir sepete atmasındadır.
Çin milliyetçileri arasında
Kemalizm taraftarlarının olduğunu biliyorum. Kemal'in rolüne talip olan şimdi
orada az değildir. Bunların arasında en başta geleni Can Kay-sek'tir. Bazı
Japon gazetecilerinin, Cay Kay-sek'i Çin'in Kemal'i olarak görme eğiliminde
olduğunu biliyorum.
Fakat bütün bunlar rüyadır,
korkuya kapılan burjuvazinin hayaletidir. Çin'de, ya sonradan toprak devriminin
darbesi ile yıkılmak üzere Cang Zo-lin ve Cang Zu-can gibi Çin Mussolinileri
kazanacaktır, ya da Vuhan kazanacaktır. Bu iki kamp arasında orta yolu tutmaya
çabalayan Can Kay-sek ve hempaları, kaçınılmaz olarak devrilmek zorundadırlar
ve Cank Zo-lin ile Cang Zun-can'in kaderini paylaşacaklardır."
Josef STALİN,
13 Mayıs 1927
Burada Kemalist devrimin
açıkça:
1 - Bir "üst tabaka
devrimi" olarak kaldığı (yani bir halk devrimi karakterini alamadığı,
proletaryanın ulusal kurtuluş savaşına önderlik edecek güçte olmamasından
dolayı ulusal kurtuluş savaşının önderliğini eline geçirebilen ticaret
burjuvazisini iktidara getiren bir devrim olduğu) saptıyor.
2 - Devrimin sonraki gelişimi
içinde Kemalist iktidarın açıkça "esas olarak köylü ve işçilere
karşı" hatta bir toprak devrimi olasılığına karşı bir devrim olarak
geliştiğini ortaya koyuyor, yani Kemalist iktidarın burjuva demokratik devrim
anlamında bile kısır kalan, burjuva tutucu ve özellikle ekonomik özü bakımından
karşı-devrimci niteliği, işçi ve köylü düşmanı niteliğini açıkça saptıyor.
3 - Çin'in Türkiye olmadığı,
Çin'in sadece küçük bir üst tabakayı iktidara getiren Kemalist devrim tipinde
"cılız bir anti-emperyalist devrim"le yetinemeyeceği, proletaryanın
önderlik ettiği bir halk devriminin ve özellikle büyük bir köylü yani toprak devriminin
gündemde olduğu Çin'de Çin burjuvazisinin, Çan Kay Şeyk ve onu destekleyen
emperyalist çevrelerin Kemalist tipte yalnızca ticaret burjuvazisini iktidara
getiren bir üst tabaka devrimi yapma hayallerinin Çin'deki sınıflar arasındaki
nesnel güç dengeleri gereği suya düşmeye mahkum olduğu saptanıyor. Daha da
ilginci ve önemlisi, Çin'de ulusal kurtuluş mücadelesini ellerine geçirerek
Kemalist tipte bir devrim yoluyla köylü devrimi olasılığını ortadan kaldırarak
iktidarlarını kurmak isteyen burjuva unsurlar açıkça "Çin'in
Mussolini'leri" olarak karakterize ediliyor.
Emperyalist işgalcilere karşı
ulusal kurtuluş savaşının sözkonusu olduğu 20'lerin Çin'inde bu mücadeleye
katılan "Çin'in Mussolinileri"nin yani Çinli faşist burjuva
unsurların, Kemalist devrimden esinlenmeleri, iktidar umutlarını bu tip bir
devrim yapma hayallerine bağlamaları karakteristiktir. Stalin'e göre
komünistler Kemalist tipte bir işçilere ve köylülere karşı, toprak devrimine
karşı savaş hükümeti kurmak isteyen Çin'in Mussolini'lerine karşı bir ölüm
kalım savaşı vermekten başka hiçbir şey yapamazdı.
Stalin Çin ve Kemalizm
karşılaştırması yaptığı tek konuşması bu değildir.
Yine 1917'de Komünist
Enternasyonal Yürütme Konseyi'nin Çin Devriminin tartışıldığı bir toplantısında
Stalin bu konuyu ele alır. Burada, Komünistlerin de katıldığı Çin'deki Wuhan
hükümetini Kemalist olarak niteleyen ama ona en enerjik şekilde destek
verilmesini savunan Zinovyev'e karşı Stalin açıkça şunları söyler:
"... Zinovyev Wuhan'daki Kuomintang' 1920'lerdeki
Kemalist hükümet tipinde bir hükümet olarak karakterize etti. Ama bir Kemalist
hükümet işçilere ve köylülere karşı savaşan bir hükümettir, Komünistlere hiçbir
yer olmayan ve olması da mümkün olmayan bir hükümettir. Wuhan hükümetinin böyle bir karakterizasyon'dan
yalnızca tek bir sonuç çıkarılabilir: Wuhan'a karşı kararlı bir mücadele, Wuhan
hükümetinin alaşağı edilmesi." ["... Zinoviev characterised the
Kuomintang in Wuhan as a Kemalist government of the 1920 period. But a Kemalist
government is a government which fights the workers and peasants, a government
in which there is not, and cannot be, any place for Communists. It would seem
that only one conclusion could be drawn from such a characterisation of Wuhan:
a determined struggle against Wuhan, the overthrow of the Wuhan
government."] (Stalin, Çin'de Devrim ve Komintern'in Görevleri, 24 Mayıs
1924, http://www.marx2mao.com/Stalin/RCTC27.html)
Yani Stalin'e göre 20'lerdeki
Kemalist hükümetin ayırdedici özelliği, karakteristik özelliği, onun işçi ve
köylülere karşı üst tabakanın çıkarları ve iktidarı için savaşan bir hükümet
olmasıydı. Temel karakteri bu olan bir hükümete karşı komünistler tek bir tutum
alabilirdi, onu ne yapıp yapıp alaşağı etmek için kararlı bir mücadele!
Stalin dönemindeki tüm Sovyet
yayınlarında Kemalizmin işçi ve köylü düşmanı karakteri, hiçbir demokratik
özgürlüğü tanımayan karakteri açıkça vurgulanmıştır. Stalin'den sonraki Sovyet
literatürü ise tam tersi bir tutum almıştır, Kemalizme övgülerle doludur,
Stalin sonrası dönemde yazılanlar şu anda resmi Kemalist tarihçiliğin en önemli
dayanakları arasındadır.
Stalin'in dediği gibi;
"Acaba bu bir tesadüf müdür yoldaşlar? Hayır, bu kesinlikle bir tesadüf
değildir."
ALINTI_İnternet