Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan
Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de
çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans
belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği
Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır.
Görüşmelere
1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa,
Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici
konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir. Sevr ile
kıyaslandığında Lozan ileri bir kazanım gibi görünse de, bu antlaşma ile
Türkiye bağımsız bir devlet olamamış, ülkenin sömürge yapısı yarı-sömürge yapı
ile yer değiştirmiştir.
Konferansta ele
alınan konular, öncelikle Türk Devletinin sınırların yeniden çizilmesi ilk
sıralarda yer almıştır. Belirlenen bu sınırlar içinde kalan azınlıkların
geleceğiyle ilgili sorunlar da konferansın gündemleri içinde yer almıştır. Bir
diğer mesele de Osmanlı devletinden kalan, Fransız ve İngilizlere, olan
borçların nasıl ödeneceği masaya yatırmıştır.
Konferansın bir diğer gündemi de Boğazlar Sorunu ve Musul’un statüsü ele
alınmıştır.
Lozan Konferansı
Kürdistan’ın dört parçaya bölünerek toprakları dört devlet arasında paylaşıldı.
Irak, Suriye, İran ve Türkiye'ye bölüştürülen Kürt toprakları 100 yıldır bu
devletlere tarafından ilhak edilmiştir.
30 Ekim 1918 de
imzalanan Mondros Mütarekesi ve 10 Ağustos 1920 de imzalanan Sevr antlaşması
ile Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı resmi olarak kabul edilmiş ve toprakları
emperyalistlerce bölüşülmüştü.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi hükümeti ile Yunanistan arasında çatışmalar, savaş sürerken Fransa ve
İngiltere ile doğu ve güney sınırları yapılan gizli görüşmelerle belirlenmiştir
ve sonrasında bu sınırlar Lozan'da onaylanarak imza altına alınmıştır.
Lozan'da yeni
sınırların belirlenmesinde Sosyalist Ekim Devrimin etkisinde etkili
olmuştur. Sevr anlaşmasıyla
karşılaştırılamayacak sınır belirleme anlaşmalarının Lozan'da emperyalistlerle
yapılan pazarlıklar sonucunda elde edilmiştir. Fransa ve İtalya ile
savaşılmaksızın uzlaşı sağlanmıştır. Fransa'yla yapılan ve savaşı sonlandıran
Ankara Anlaşması'nın ardından. Fransa'ya kapitülasyonları aratmayacak
imtiyazlar verilmiştir.
11 Ekim 1922 yılında Mudanya antlaşmasının imzalanmasından
hemen sonra Lozan görüşmelerine gidecek heyet için Büyük Millet meclisinde
çalışmalar başlatılır. Lozan'a gidecek heyeti Mustafa Kemal kendi denetiminde
kendi sözünden çıkmayacak bir heyetin oluşması için hemen çalışmalara başlar.
Lozan'a kimin gideceği konusunda heyette kimlerin yer alacağı konusunda Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde görüşmeler ve mücadele başlar. Çözüm, Mustafa Kemal'in
müdahalesiyle gerçekleşir
İsmet İnönü Dışişleri Bakanlığına atanır, ardından da
Lozan'a gidecek Delegeler Kurulu Başkanlığına getirilir. Bakanlar kurulunun da
onayından sonra M. Kemal tarafından İsmet İnönü’ye 14 maddeden oluşan bir
mektup verilir.
Bu 14 maddelik
direktifin yalnızca 2 maddesinde kendisini kısıtlanmış ya da ödün vermez
görmektedir. Birincisini Ermeniler konusundaki yaklaşım. İkincisi ise
kapitülasyonlar ile ilgili maddedir. Sevr’de, Osmanlı'ya dayatılan doğuda bir
Ermeni yurdu kesin bir şekilde reddediliyor.
İttihat ve Terakki’den alınan 1915’ deki ‘zorla göç ettirme’
ya da açık çekliyle Ermeni soykırımıyla ilgili hiçbir görüşme tartışması
yapılmayacak, gündeme alınmayacak. Eğer böyle bir şey 'önümüzü getirirlerse
kabul edilmeyecek ve toplantı terk edilecek'.
Bu konuyla ilgili
Mustafa Kemal İsmet İnönü'ye 'ödün
vermeyin' diyor. Gerekirse görüşmeleri kesebilirsiniz, masadan kalkın diyor. 26
kişilik heyette İsmet İnönü Lozan konferansı için yola koyulur. Konferans 21
Kasım 1922’de başlar.
Konferans 3 komisyon şeklinde devam edildi:
1.Toprakların, sınırların değerlendirilmesi. Boğazların statüsü konusunda görüşmeler
yapacak olan komisyon. Bunun başkanlığına. İngilizler getirilmiştir.
2. Azınlıklar komisyonu. Bu komisyonun başkanlığına da
İtalyanlar başkanlık etmiştir.
3. Mali ekonomik ve hukuk işleri komisyonu. Bu komisyonu da
Fransızlar başkanlık etmiştir.
İngiltere,
görüşmelerde kendi çıkarları açısından anlaşmazlık konularında örneğin
Trakya'da kalacak askeri birlikte konusunda, Boğazlar ve Musul mesele
konularında Türk delegasyonuna dayatmalarda bulunurlar. Çatışmalı geçen
oturumlarda dönem dönem Türkiye heyetini savaşla tehdit ederler.
Fransızlar da Osmanlıdan kalan borçların ödenmesi,
Kapitülasyonlar devam ettirilmesi maddelerinde Türk delegasyonunu sıkıştırır.
Boğazlar meselesinin görüşüldüğü oturumda. Emperyalist
devletlerle Türkiye ve Sovyet temsilcileri arasında ciddi tartışmalar yaşanır.
Lord Curzon başkan olarak tartışmaları özetlerken. “Türk heyeti görüşünü genel
hatlarıyla anlattı ve ayrıntı vermekten kaçındı. Romanya, Bulgaristan,
Yunanistan görüşlerini verdiler. Ruslara gelince, Türkiye'nin menfaatlerini
müdafaa eden asıl programı onlar bize verdiler. O kadar ki Rusya, Ukrayna ve
Gürcistan'ı temsilen Mösyö Çiçerin aynı zamanda Türkiye'yi de temsil eder, göründü.
Hatta bir an ismet Paşa'nın kalpağını Mösyö Çiçerin giymiş sandım’’ .( Ali Naci
Karacan Lozan sayfa 135.)
Bu oturumdaki
tartışma sona ermeden önce Çiçerin ansızın ayağa kalkarak. “Söz isterim, bize
konuşunuz dediniz konuştuk, görüşümüzü anlattık.’’ Lord Curzon'a ithaf ederek
fakat siz Büyük Britanya hükümetinin delegesi boğazlar hakkında devletinizin
görüşlerini niçin söylemiyorsunuz ya Fransa? ya İtalya? Onlar niçin görüşlerini
söylemiyorlar? Sizin görüşleriniz var mıydı? Yok mudur? Biz burada eşit
devletler olarak oturuyoruz. Bu büyük devletler bu meselede tarafsız mıdırlar
yoksa kendilerini hakem vaziyetinde mi görüyorlar? Efendiler tekrar ediyorum,’’
Boğazlar meselesinde Türkiye ve Rusya görüşlerine zıt herhangi bir düzenleme
şekli, dünya barışını tehlikeye koyar’’.
(Ali Naci Karacan age sayfa 137.)
Dayatmacı ve tartışmalı geçen oturumlardan bir sonuç elde
edilemeyince Lozan görüşmelerine 4 Şubat 1923’te ara verilir, daha doğrusu
İngiltere, Fransa ve İtalya kendi görüşlerine göre bir barış önerisi
hazırlamışlar ve önergenin imzalanmasını Türkiye'nin önüne koyarlar. Türk
heyetinin önergeyi imzalamamasından dolayı da konferansı terk ederler. İsmet
İnönü başkanlığındaki delegasyon da Ankara’ya döner.
Lozan'da görüşmelerin kesildiği dönemden on beş gün sonra
İzmir İktisat Kongresi toplanır. Bu süreçte toplanmasının amaçlarından biri de
Lozan'da masaya oturdukları emperyalist devletlere bir mesaj verilmek
istenmesidir. İzmir İktisat Kongresinde emperyalistlere verilen ekonomik
tavizler karara bağlanıp, emperyalist devletlere bildirilmiştir.
Türk delegasyonu
ülkeye döndükten sonra Lozan görüşmelerinin ilk turunun değerlendirildiği
meclis oturumları 21 Şubat ile 7 Mart 1923 tarihleri arasında gizli olarak
yapılır. Yoğun eleştirilerin olduğu toplantılarda dönem dönem sert tartışmalar
da yaşanır.
Tüm bu tartışmadan
sonra meclis kapatılarak yeni bir meclis oluşturma kararı alınır. ''Kurtuluş
Savaşı''ndan sonra oluşturulan birinci Meclis'in feshedilmesi ve vatana ihanet
kanununun kabulünün hemen ardından da görüşmelerin ikinci turuna başlamak üzere
yeniden bir heyet seçilerek Lozan'a gönderilir.
Yeni oluşturulan Lozan heyeti İsmet İnönü'nün önderliğinde
23 Nisan 1923’te Lozan'a varır, ikinci tur görüşmeler başlar 3 ay boyunca devam
eden görüşmeler 24 Temmuz’a kadar sürer.
Görüşmeler sırasında
ele alınan konulardan Kapitülasyonların kaldırılması tartışıldığında Fransa ve
İngiltere'ye sermayelerinin korunacağı konusunda yeterli güvencelerin verilmesi
sonucu kapitülasyonların kaldırılmasına karar verilmiştir.
Lozan görüşmelerinin
birinci turunda sonuçlanmamış Osmanlı'dan kalan borçların ödenmesi konferansın
ikinci görüşmesinde sonuca bağlanmıştır. Borçlar sorunu Lozan görüşmelerinin
önemli bir bölümünü kapsamaktadır. Nedeni ise borçların Osmanlı döneminden kalan
borçlar olduğudur.
Osmanlı imparatorluğundan ayrılıp bağımsızlıklarını ilan
eden devletlere borçlarının taksim edilmesinde anlaşılmıştır. Lozan anlaşması
tüm taraflarının kabulünün ardından 6 Ağustos 1924’te yürürlüğe girdiğinde
taksitlerle birlikte tüm borçlar. 161.. 303. 83 TL. idi. Burada T.C. devletinin
ödemesi gereken miktar ise. 84,597. 495 TL olarak belirlenmiş ve bu borç ödeme
işlemi 25 Mayıs 1954 yılına kadar devam etmiştir.
Lozan'da görüşülen
ama tam olarak bir anlaşmaya varılamayan Boğazlar sorunu ancak 1936 yılında
imzalanan Montrö sözleşmesiyle son halini almıştır. Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği (SSCB) de bu sözleşmede taraf olmuştur. SSCB Karadeniz'e
kıyısı olmayan devletlerin askeri gemilerinin girmesinin engellenmesini
isterken, İngiltere ise askeri gemilerde tonaj konusunu dayatmıştır.
Anlaşma sonunda
boğazların güvenliği Türkiye’ye bırakılmış ve uluslararası Komisyonun
denetimine son verilmiştir. Ticari gemiler konusunda Lozan'da benzer bir
sözleşme yapılırken savaş zamanında İngiltere'nin dayatmasına uygun olarak
tonaj kaydıyla kıyısı olmayan ülke askeri gemilerinin Karadeniz'e geçebileceği
maddesi eklenmişti.
Lozan görüşmelerinin önemli maddelerinden biri olan sınırlar
ve Musul meselesi görüşmelerin tıkanacağından ya da İngilizler tarafından savaş
çıkartılma olasılığından çekilerek savunulmamış ve sorunun çözümü zamana
bırakılmıştır. Musul'un kesin geleceği İngiltere'ye ya da tıpkı bugünkü
Birleşmiş Milletlerde olduğu gibi sömürgeciliği ve emperyalizmin
saldırganlığını hukukileştiren bir kurum olan Milletler Cemiyetine
bırakılmasına göz yumulmuştur.
Musul vilayeti sadece
İngiltere ve Fransa açısından önemli bir yer değildi aynı zamanda. Lozan
Anlaşması'na katılan ABD açısından da önemliydi. Çünkü ABD yeni ortaya çıkan
bir emperyalist güç olarak Ortadoğu'da yer almak istiyordu. Emperyalist sistem
için büyük bir risk oluşturan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin
kurulması, Ortadoğu üzerinde emperyal denetim kurulmasının önemini
arttırıyordu.
Bundan dolayı da Musul emperyalistler açısından yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle tartışma konusu yapılmak dahi istenmiyordu.
Musul’un emperyalist İngiltere açısından önemi ise sahip olduğu zengin petrol
yataklarından geliyordu. 1924 yılından sonra Milletler Cemiyeti'nde yapılan
görüşmeler sonucunda Musul petrolleri üzerindeki emperyalist egemenliği
onaylar. Irak'ın toprakları İngilizlere bırakılır
Suriye, Fransa'nın egemenliğine terk edilmiştir. Kıbrıs
adası, İngiltere'ye, Ege adaları, İtalya'ya bırakılmıştır.
Lozan görüşmelerinde Kemalistler, delegasyonun başkanı İsmet
İnönü vasıtasıyla emperyalistlere Milletler Cemiyetine üye olacakları
dolayısıyla da siyasi ve ekonomik olarak yüzünü Sovyetler Birliği’ne değil,
Batı’ya, kapitalist dünyaya döndüğünü ilan etmişlerdir.