Kaypakaya Manifestosu adlı siteden şöyle bir alıntı yayınlanarak birleşik cephe üstüne görüş bildirilmektedir:
''Faşizme karşı mücadelenin aracı”, revizyonistlerin göstermek istediği gibi, “devrimci güçbirliği” safsatası değil, “halkın birleşik cephesidir.” Yani, proletarya önderliğinde ve işçi-köylü temel ittifakı üzerinde kurulan, bütün devrimci sınıf ve tabakaların ittifakıdır.
Dimitrov yoldaşta, anti-faşist mücadelenin, “devrimci güçbirliği” denilen, kuyrukçuluk ve teslimiyet aracıyla yürütüleceğine dair tek kelime yoktur. Dimitrov yoldaş, daima, anti-faşist halk cephesinden bahseder ve bu, proletarya önderliğindeki halk cephesinin ta kendisidir. Ve anti-faşist mücadelenin amacı, halk cephesi iktidarını gerçekleştirmektir.
İkinci yanlış şudur: Proleter devrimcilerin bir tek cephe politikası vardır; o da, proletarya önderliğinde halkın birleşik cephesidir. Ayrıca, bunun dışında demokratik güçbirliği veya devrimci güçbirliği gibi safsatalarla proletaryanın ve komünistlerin işi yoktur. Halkın birleşik cephesinden ayrı olarak bir de “devrimci güçbirliği” sloganının icat edilmesi, biraz önce de işaret ettiğimiz gibi, “Dev-Güç” girişimini haklı çıkarmak içindir.
Temel kitleleri hesaba katmadan, partiyi, halk ordusunu ve halkın birleşik cephesini hesaba katmadan “ittifak”(!) adına, burjuva demokratlarının kıçından yürümeyi haklı çıkarmak içindir. Kuyrukçuluk ve teslimiyet politikasını, “bu, halkın birleşik cephesi değil, devrimci güçbirliğidir” diye, böyle bir safsatayla ve demagojiyle haklı çıkarmak içindir. İşçi sınıfı önderliğini ve işçi-köylü temel ittifakını bir kenara iterek, reformist burjuvaziye tabi olmayı, bir gerekçeye bağlamak içindir. “Demokratik güçbirliği” diye, “halkın birleşik cephesinden” ayrı ve ona aykırı bir sloganın icat edilmesi, işte bu sebeplerdendir.''
İbrahim Kaypakkaya Seçme Yazılar
Peki, proleterya önderliğinde halkın birleşik cephesi oluşturulana kadar, bunun koşulları oluşuncaya kadar ne yapılacak? Bu alıntı eksik, birleşik cephenin ne olup ne olmadığını ifade etmekte yetersiz bir alıntıdır. Mao , uzun süreli halk savaşı stratejisinin bir parçası olarak proleterya önderliğinde halkın birleşik cephesinin kurulma koşulunu halk ordusunun bir ya da bir kaç bölgede kızıl siyasi iktidar kurmuş olması şartına bağlar ki bu da halk savaşının stratejik denge aşamasına karşılık gelir. Yani, Maoizm halk savaşı sürdürülen coğrafyalarda proleterya öncülüğünde halkın birleşik cephesinin nesnel koşullarının ancak halk savaşının stratejik denge aşamasına karşılık geldiğini söyler.
Bu ne demektir? Bu demektir ki proleterya partisinin iradesi geniş kitleler tarafından kabullenilmeden ve proleter öncü bir ya da bir kaç bölgede Kızıl Siyasi İktidar kurmadan proleteryanın asgari programı etrafında geniş kapsamlı yani millli bujuvazinin de dahil olduğu bir birleşik cephenin nesnel koşulları yoktur. Nenel koşulları yoktur, çünkü, proleterya partisinin asgari programını uygulayabileceği nesnel şartlar henüz oluşmamıştır.
Çin Devriminin kendine özgü koşulları birleşik cephe siyasetine ilşkin olarak genelleştirmenin bir anlamı yoktur. Maoizmin halk savaşı südürülen coğrafyalarda proleterya öncülüğünde halkın birleşik cephesi için öngördüğü şartlar proleterya partisinin asgari programını uygulama şartları olarak evrensel olarak da geçerli şartlar olmasına rağmen farklı zamanlarda farklı coğrafyalarda özgün koşullar gelişebilir. Diyalektikte çelişkinin özgünlüğü ilkesi vardır.
Bu özgün koşullar ne olabilir?
Bu özgün koşullar örneğin, bugün Kürdistan coğrafyasında olduğu gibi Kürt ulusal hareketinin geriila savaşını stratejik denge aşamasına yakın bir aşamaya taşıdığı nesnel koşullarda mevcuttur. Diyalektiğin çelişkinin özgünlüğü ilkesi bizi farklı coğrafyalarda farklı zamanlarda gerçekleşen süreçlerin özgün şartlarını değerlendirmeye zorlar. Bir coğrafyada tarihsel kökleri olan bir ya da birden fazla ulusal sorun varsa proleterya öncülüğünde halkın birleşik cephesi ezen ulus milli burjuvazisi ile değil ezilen ulus ya da uluslar milli burjuvazisi ile kurulabilir. Çünkü ulusal sorunun varlığında birleşik cephenin asgari programının anti emperyalizm, anti faşizm ilkeleri ilebirlikte anti şovenizm ilkesini de içermesi gerekir.
Ezen ulus milli burjuvazisi şovendir ve ulusal sorun bağlamında ezen ulus komprador bujuvazinin yedeğidir. Dolayısıyla, istense de ezen ulus milli burjuvazisin ulusal sorunun varlığı koşullarında proleteryta öncülüğünde halkın birleşik cephesine dahil olma koşulları yoktur. Bu durum, Çin devriminde gerçekleşen birleşik cepheden birinci farlılık ve özgünlktür.Bundan daha önemli olarak ikinci özgünlük ise Kürt ulusal hareketinin gerilla savaşını stratejik denge aşamasına taşımış olmasıdır.
Kürt ulusal savaşı stratjik denge aşamasındadır. Kürt gerilla güçleri Kandil ve Rojava gibi böölgelede bağımsız askeri üslere sahiptir. Dolayısıyla mevcut özgün koşullarda proleter öncü Kürt ulusal hareketi ve Kürt milli burjuvazisi ile ittifak halinde kendi sürdürdüğü halk savaşının Strtejik Denge aşamasına gelmesini beklemeden birleşik cephenin programatik olarak kendisini değilse de bir prototipini hayata geçirebilir.
Bunun nesnel koşulları mevcuttur. KSİ ler yerine Kürt gerilla üsleri kullanılabilir.
Bunun bir engeli yoktur.Kürt ulusal hareketi komünist propagandaya açık olduğu ve kendi askeri üstlerini proleterya partisine açtığı koşullarda bu askeri üsler KSİ ler gibi kullanılabilir. Burada proleterya öncülüğünde halkın birleşik cephesinin gerçekleşmesi için geriye yegane şart olarak proleterya partisinin bağımsız iradesinin korunması şartı kalır.
Proleterya partisi Uzun Süreli Halk Savaşı sürdürdüğü coğrafyanın özgünlüklerini değerlendirmek ve savaşın dengesiz gelişmesi koşullarını hesaba katmakla yükümlüdür. Evrensellikle özgünlük arasında ilşki ancak böyle kurulabilir. Yoksa, Dimitrov'dan Mao'dan rast gele alıntılarla coğrafyanın özgün koşullarını ve halk savaşının dengesiz gelişimini hesaba katmadan birleşik cepheye ilşkin olarak tesbitler yapılamaz.
Doğmatizmin bir biçimi olan bu hastalıklardan kurtulmadan coğrafyanın özgünlüklerine karşılık gelen bir Halk Savaşı Stratejisi hayata geçirilemez. Çin devriminden üçüncü önemli farklılık köylüllüğün yapısına ilşkindir. Çin devriminden önce Çin köylüllüğü topraksız serf niteliğinde köylülükten oluşmaktaydı. Topraksız köylülük için toprak her şeydir. Çin halk devriminin en acil sorunu toprak talebidir. Bizim köylülük ise Çin köylülüğünden farklı olarak çoğunlukla kendi toprağını ekip biçen küçük köylülüktür.
Dolayısıyla toprak talebi cılızdır. Bu durum köylüllüğün geniş kitleler halinde halk savaşına politize olmasını engellemekte, köylülük tedricen ve yavaş politize olmaktadır. Ancak Kürt köylülüğü kendi kaderini tayin hakkı kapsamında ulusal mücadeleye ve gerilla savaşına büyük kitleler halinde politize olmaktadır. Bu özgün durum demokratik devrimin asgari programında Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını toprak devriminden daha güncel bir sorun haline getirmektedir. Kürt köylülüğü doğrudan toprak talebi üstünden değil ama kendi kaderi,ni tayin hakkı talebi üstünden politize olmaktadır. Dolayısıyla halk savaşına köylülüğün yedeklenmesi süreci Çin devriminden farklı bir güzergahta gelişmektedir. Diğer taraftan Kürt köylülüğü kendi coğrafyası dışında metropol şehirlerde proleterleşmekte böylelikle Türk milliyetinden proleterlerle kaynaşmaktadır.
Kürt ulusal hareketinin Irak, Suriye ve İran gibi diğer parçalarında Anadolu coğrafyasında olduğu gibi proleter bir arka cephesi yoktur. Bu coğrafyalarda Kürt ulusal hareketi esasta milli burjuvazi önderliğinde köylü hareketi olarak gelişmektedir. Kürt ulusal hareketinin proleter bir arka cepheye sahip olduğu yegane coğrafya Anadolu coğrafyasıdır. Bu olgu kendi kaderini tayin hakkının gerçekleşme koşullarını Anadolu coğrafyasının demokratik devriminin gerçekleşme koşullarına olmazsa olmaz bir biçimde bağlamaktadır.
Özgür Kürdistan paradigmasının gerçekleşme koşulu Anadolu coğrafyasında komprador kapitalizmin ve onun devlet biçimi olarak faşizmin tasfiyesine bağlıdır. Bunun dışında kendi kaderini tayin hakkının gerçekleşmesi olanaksızdır. Bu durum Kürdistan devrimi ile Anadolu coğrafyasının devrim süreçlerini ayrılmaz bir biçimde içiçe geçirmektedir. Dolayısıyla proleteryanın öncüsünün halk savaşını inşa sürecinde asgari programındaki en acil sorun Çin devriminden farklı olarak toprak sorunu değil kendi kaderini tayin hakkıdır.
Proleter öncü halk savaşını toprak talebinden öncelikli olarak kendi kaderini tayin hakkı talebi üstünden inşa etmek durumundadır. Bu durumda Kürt ulusal hareketi ile ittifak sorunu ve bu ittifakın alacağı biçimler proleter öncünün halk savaşını inşa sürecinde en acil sorun durumuna gelmekte ve halkın birleşik cephesi projesi kendi kaderini tayin hakkı talebi üstünden gelişmektedir.
Yazının başındaki alıntıyla İbrahim Kaypakkaya'yı bugünkü Kürt hareketi ile ittifak sorununa tanık göstermek bir anakronizmdir. İbrahim Kaypakkaya'nın mücadele sürdürdüğü sürçte stratejik denge aşamasına getirilmiş bir ulusal mücadele yoktur. Kuşkusuz, Kürt hareketi ile yapılacak ittifak bir güç birliği itifakı değil demokratik devrimin asgari programı çerçevesinde programatik bir cephe ittifakı olmalıdır.
İbrahim KAYPAKKAYA'nın birleşik cephe konusundaki tesbitleri doğrudur. Ancak bu tesbitler eski olduğu için bugünkü tarihsel koşulların özgünlüğünü yansıtmamaktadır.Tarihsel materyalizm bilimi adı üstünde tarihsellik gerektirir ve her özgün durumu kendi tarihsel koşullarında tahlil edebilmek gerekir.Proleteryanın öncüsü ittifaklar ve birleşik cephe siyasetini hayata geçirirken sosyoekonomik yapının nesnel gerçeklerinden ve varolan öncüllerden hareket eder.
Birleşik cephe gökten zembille iner gibi bir anda gerçekleşen bir süreç değidir.Öncelikle Kürt köylülüğü ve proleteryası gibi kendi kaderini tayin hakkı kapsamında pılitize olmuş kitlelere süreç içersinde halk savaşının gelilimine bağlı olarak diğer kitlelerin tedricen katılımı ile ilerleyen kompleks bir süreçtir.
Proleter öncünün Kürt ulusal hareketi ile gerçekleştirdiği birleşik cephenin bir prototipinin gerçek anlamda halkın birleşik cephesine dönüşümü batıdaki kitlelelerin komprador kapitalizmin krizinin derinleşmesi ve halk savaşının gelişimine bağlı olarak tedricen katılımı ile gerçekleşecek uzun soluklu bir mücadelenin sonucu olarak gerçekleşecektir.
Proleteryanın öncüsünün Demokratik Halk Devrimine ilşkin olarak asgari ve azami programı. öznel niyetlerle değil sosyoekonomik yapının nesnel zorunlulukları tarafından biçimlendirilir.
Kürt ulusal hareketi kendi kaderini tayin hakkı talebinin gerçekleşebilmesi için ulusal kurtuluş mücadelesini komprador kapitalizmin ve onun devlet biçimi olan faşizmin tasfiyesiyle sonuçlanacak olan Demokratik Halk Devriminin tamamlanmasına kadar sürdürmek zorundadır. Bu olgu sosyoekonomik yapının ortaya çıkardığı nesnel bir zorunluluktur. Proleteryanın öncüsü Kürt ulusal hareketi ile yapacağı ittifakı ve birleşik cephe siyasetini bu nesnel zorunluluk etrafında yaşama geçirir.