[26/7 22:16] Hüseyin Koç:
" Biz bir aile çevresi, bir kişisel doslar loncası değiliz" diyen Stalin ; " kişisel dostluğun davanın çıkarının önüme geçmesine izin vermemeliyiz derken; " görüş ayrılıklarımızın politik temelini imalarla ve muğlak sözlerle örtbas etmek istiyorlar, politikanın yerine kahvehane politikacılığını geçirmek istiyorlar" diyor. ( Stalin.C.12.S. 13 - 14. İnter yy)
Bu yazının
muhatabı "AŞKIN DOĞASI, DEVRİMİN DOĞASIDIR. Kızıl dere pratiğinde ne
anlaşılmalıdır" yazarı Fikret kara vaaiz gibi görünsede, aslında aynı
çizgiyi paylaşan, tüm Kara vaaizlerdir. Hatta bunların içinde
"KAYPAKAYACIYIM" diyenlerin payı hiçte küçümsenmiyecek kadar çoktur.
Öyle ki kendilerine KAYPAKKAYANIN ardılıyız diyen guruplarda var, dolayısıyla
nasılki "Oblomov" dendiğinde bir kişiden çok " tembellik"
anlaşılırsa, Kara vaaiz dendiğinde de tüm goygoycu kahvehane politikacıları
anlaşılmalıdır...
Bunların
ustalıkları ," görüş ayrılıklarımızın politik temelini imalarla ve muğlak
sözlerle örtbas etmek" ten ibarettir. Örneğin Çetin Altanın yazım şeklini,
Stalinden daha çok beğiniyor. Bundan " Stalin yergisinimi ima etmeye
çalışıyor "anlaşılmıyor? Oportünizmin sığındığı durak muğlaklıktır. Sonra
Gorki nin şahsında " ayak takımı " dediği yoksulları küçümsüyor.
" aç ve cahiller" diyerek; sanki kendisi anasında çilt cilt
kitaplarla doğmuş! Sanki yoksulluk ve cahilliğin sebebi emekçiler gibiymiş gibi
onları suçluyor !
Başka bir dala
konarak "Aşk" diyor. Öylesine abartıyorki; " Aşktan üremiyen bir
insan toplumu kansere karşı direnç gösteremezmiş. Bir komünist kime niçin aşık
olduğunu bilmeden, kendiside neyi niçin yaptığını bilmezmiş"... Demekki
" uzun yürüyüşte " karda kışta onca düşmana karşı yürüyen kızıl ordu,
niçin aşık olduğunu biliyormuş (!) uzatmamak icin ; Aşk sa: aşırı güçlü duyulan
tutku veya istekten sevgiden başka nedirki?
Bütün
oportünistlerin KAYPAKKAYAYA düşmanlıklarının, seviyesizliklerinin bir ortak
yanıda kara vaaiz gibi KAYPAKAYANIN şapkası: 50 - 60 yıl öncesi, Yüzde 70 i
köylü olan bir ülkede, Aranan ve faaliyetini kesintisiz sürdüren bir komünist
önder, yoksul köylülük içinde takım elbise giyip, gravatmı takacaktı be
zevzekler. Stalinin bir eylem için hazırladığı Kamoya, defalarca seyyar satıcı
provası yaptırdığı bir alay konusumudur çok bilmiş ükelalar...
Aslında
beyinlerinin akasında; KAYPAKKAYA YA şapka takıyor diye"köylü
devrimcisi" demek geçmektedir, oysa ibrahim:
" Biz
işçi sınıfı hareketiyiz, onun öncü müfrezesiyiz. KÖYLÜ HAREKETİ ASLA
DEĞİL"! diyecek kadar çok nettir.( seçme yazılar. II. abç.S.44. Ocak yy)
Kara vaaiz KAYPAKKAYA
için bula bula aşağılama amaçlı; "Çemişkezek köy kahvehanelerinde
propaganda yapıyordu" demekte, oysa " üfürmekten" başka birşey
bilmeyen Kara vaaiz, kaldırdığı taşın ayağına düşeceğinden de habersiz: "
köylülerin kulubelerine gitmeli, sade halkın bulunduğu meyhanelere,(.....)
giderek heryerde halkı uyandırmalı" diyen Lenindir!..( C.10. S.159. İnter
yy) Tabi ki KAYPAKKAYA Leninistir, köy kahve hanelerinede gider, köylü
kulubelerinede... Herkes senin gibi emekçilere " aç ve cahil" diyerek
hor görmezki, kibirli küçük - burjuva....
KAYPAKKAYA
NIN, " her saftan, komünist, revizyonist, anaşitleri " aynı kefeye
konmasına karşı çıktığı doğrudur! " Bunun kitlelerin bilincinde
bulanıklık" yaratacağını söyler. " ama bunu yapanların, bunlara
sempati duyan herkesin desteğini kazanacağı hesaplanıyorsa, bu basit bir
politika oyunudur" der. ( İ.KAYPAKKA seçme yazılar II. S.77. Ocak yy) Ama
bunda bir kibirlilik değil, bir ideolojik duruş olduğunu görmemek siyasi
miyopluktan başka neyle açıklanır, yada KAYPAKKAYA NIN dediği gibi; "
basit bir politika oyunudur",goygocu kahvehane politikacılığıdır!
KAYPAKKAYADA
kibir olsa, dört yaşında" Çayancı" olduğunu söyleyen Kara vaaiz ;
" EMPERYALİZME VE GERİCİLİĞE KARŞI DÖĞÜŞÜRKEN ÖLEN HERKES SAYGI
DEĞERDİR" dermi?( age.aynı yerde) Ve bunu pratiğiyle kanıtladığını dost
düşman bilirde, bilgiç Kara vaaiz niye bilmez? Ama oda, kendilerine KAYPAKKAY
NIN ardılıyım diyen kimi birey, hatta "guruplar" da, " basit
politika oyunun" basitliğindedirler.
İbrahimin
verdiği alıntılar nedeliyle " başkasının diliyle konuştuğunu"
söyleyen kara vaaiz; Mahir çayanı da okumadığını düşünüyorum. Çünkü Mahir:
Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao dan tutunda, Lin biyo, Giyap, Kastoro vs vs
ye herkesten alıntı verir...
Bilgi iki
yoldan elde edilir; biri dolaylı bilği, diğeri pratik faaliyetimizden çıkan
direk bilgi. Dolaylı bilgi dünya işçi sınıfının pratiğidir, bize teori olarak
döner, diğeride kendi yaşamsal pratiğimizden çıkardığımız derslerdir. Yarınki
pratiğimize ışık tutar. Boşuna demiyor Lenin : " bilgisizlik gerçeğe
önyargıdan daha yakındır "diye ( C.10. S.67. İnter yy) KAYPAKKAYAYA
gelince önderi Leninin evrensel ilkesine sahip çıkmış, bunda yadırganacak ne
var goygoycu? Lenin değilmi: " Bilim başka ülkelerin
deneyimidir"(C.10. S.139. inter yy) diyen....
Birkez de biz
(onur duyacağımız !!! ) KAYPAKKAYANIN diliyle konuşalım : " EMPERYALİZME
VE GERİCİLİĞE KARŞI DÜĞÜŞÜRKEN ÖLEN HERKES SAYGIYA DEĞERDİR"... Mahir
çayanda bizim için SAYGI DEĞERDİR, Deniz gezmişte bizim için SAYGI DEĞERDİR !
Ama ne ibrahimin görüşleri, Mahir çayanın görüşleriyle aynıdır, nede Mahir
çayanın görüşleri ibrahimin görüşleriyle aynıdır. Aynı şey Deniz gezmiş içinde
geçerlidir. Kahvehane politikacısı Kara vaaiz, sadece bize" ayar"
vermiyor, Onca görüş ayrılıklarına karşın, Mahire, ibrahime, Denizede
"ayar" vermeye çalışıyor. Kara vaaiz söyledikleri gerçek olsaydı, üç
farklı örgüt: THKP- THKO- TKP/ ML olmazdı...
Şimdi bunların
arasındaki farka değinmeye çalışırken; bazı gerçeklerin açıklanmasına gerek
oduğunu inanıyoruz: 1) elimizde MLSPB li arkadaşların yayınladığı PDF de mahir
çayanın bütün yazılarından başka bir materyal yoktu. Ve acil bir cevabın
yazılması gerekiyordu. 2) sonderece kötü sağlık koşullarımın yazmamı
enelliyordu. Bütün bunların varlığı koşullarına karşın Leninin deyimiyle :
"Ancak mesele cidiyse, gerçeği beceriksizce söylemek, onu gizlemekten
yeğdir"( C.9. S.72.İnter yy) ilkesiyle yazıldı.
DEVLETTEN
KOPUŞUN ADI KEMALİZM
Devletten
kopuşun, devleti direk karşına almanın, devletle marksist - Leninist
hesaplaşmanın adıdır "kemalizm"e karşı olmak. Soykırımların,
katliyamların, ulusların kendi kaderini prangasız savunmanın, "
Tekçiliğe" karşı savaş açmanın nedenidir, " kemalizm" le
hesaplaşmak. "Kemalizm" den delege isteyen, sınıf işbirlikçi revizyonizme,
birleşik cephede onu mütefik gören oportünizme, onun anayasasını savunan
reforumizmle hesaplaşarak, Marksist - Leninist çizginin berak, lekesiz,
savunusudur" kemalizm"i teşir etmek...
Özcesi : Mao zetungun dediği gibi "
işleri örgütsel bakımından yoluna kaymak için, işleri önce ideolojik olarak
yoluna koymanın adı,( C.3. S.105. Halk yy) marksist- Leninist parti yaratmanın
yoludur, "kemalizm"le hesaplaşmak !!!
[26/7 22:19]
Hüseyin Koç: "KEMALİZM" KÜÇÜK - BURJUVAZİNİN EN BİLİNÇLİ
KESMİMİDİR?!! ( 2)
" Küçük -
burjuvazinin en bilinçli kesmini oluşturan "kemalist "lerin Amerikan
emperyalizmine karşı kıyasıya bir mücadelenin hazırlığı içinde bulunduğu
bilinen bir gerçektir"( mahir çayan. Bütün yazıları. S.85)
İşte Mahir
çayanın " kemalizm"e bakışına bir örnek. Stalinin Kamo ya dediği gibi
" bir adamı tanımak için, beraber bir çuval tuz yemeye gerek yok"
tur. İstiyene bu konuda daha fazla örnek verebilirim.
KAYPAKKAYA ise
kendinden önceki marksis- Leninist önderlerin görüşlerine baş vurarak, onlardan
elde ettiği görüşlerin çıkarsamı ile " kemalizm" in , sınıfsal
niteliğini tahlil etmiş, kemalizm" e Faşizm demiştir. İşte Stalinin "
kemalizme" bakışı :
"
kemalist devrim bir üstabaka devrimidir.; yabancı emperyalistlere karşı
mücadele süreci içinde varılan ve daha sonraki gelişmesi içinde aslında
köylülere ve işçilere karşı, evet bir tarım devrimi imkanlarına karşı yönelen
milli ticaret burjuvasinin devrimidir. ( Stalin. C.9. S.204. İnter yy)
"Emperyalizmin
sömürgelerdeki sosyal dayanağı (....) Ticaret burjuvazisidir. (.....) halkın
çoğunluğuna karşı ittifaka girer. ( Stalin. Ulusal sorun ve sömürgeler sorunu.
S.135. İnter yy)
Bazıları
ticaret burjuvazisini milli burjuvazi sanıyor. Onun için ticaret burjuvazisinin
milli burjuva olmadığını vurgulamak için özel olarak diğer karşı sınıflardan
ayrı olarak belirttim. Neymiş Stalinin belirttiği milli ticaret burjuvazisi,
halka karşı emperyalizmin dayanağı imiş. Bunu Stalinden biraz daha açalım:
"
Kemalist"lerin partisi de sol Kuomintang la boy ölçüşemez." (
Stalin.C. 9.S.205 .inter yy) Bunun anlamı sol kuomintag bilindiği gibi milli
burjuvazinin "tartışmalıda olsa" anti - emperyalist kanadıdır.
Komünist enternasyonalın1919- 1943 belgelerinde onun bile geçerli olmadığı
söylenir.( belgeler 1919.1943. S.186 belge yy)
Şimdi Çinde
Kemalin rolüne talip, Çang Kay -Şek geliyor" ( Stalin. C.9. S.206. İnter
yy) Çang Kay - şek kim? Karşı - devrimci, emperyalizmin uşağı Kuomintag ın sağ
kanadı. Sağ kanatla itifak yapılmazken, oysa küçük - burjuvazi demokratik halk
devriminin müttefikidir.
Aynı şeyleri
söyleyen bir başka tanığa daha başvuralım. Bu bolşevik partisinin üyesi, sağlam
ve güvenilir bir tanık, Bolşevik Şnurov olsun.
Bakalım şnurov ne diyecek:
"(....)
Türk milli devrimini, Türkiyenin milli burjuvazisi, YANİ TÜCCAR,TOPRAKAĞASI, VE
O SIRADA TÜRKİYEDE ÇOK AZ SAYIDA BULUNAN SANAYİCİLER YÖNETİYORDU ".(
Şnurovdan aktaran KAYPAKKAYA . Seçme yazılar.II. S.110. Ocak yy)
Görüleceği
gibi Şunurov; milli burjuvaziden: " tüccar, toprak ağası, ve
sanayiciyi" anlıyor. Devrimin düşmanlarını dost gören bir Mahir çayanla,
ibrahim KAYPAKKAYANIN eşitlenmesi hangi devrimcilik ve proleter ahlakla
bağdaşır. Aynı şey Deniz gezmiş ve arkadaşları içinde geçerlidir. "Biz
anayasayı savunduk" diyen Deniz ve arkadaşlarıyla, Komünist devrimci
ibrahimi aynılaştırmak hangi marksis - Leninist ilkeyle örtüşür. Ne partisi, ne
programı, neyi niçin yapacağına Ceza evine düştükten sonra karar veren bir THKO
ile, partisi , programı, tüzüğü, ordu su Cephesinin devrim yolu çizilmiş bir
TKP/ ML yi aynı kefeye koymak, hangi matamatik kuralıyla bağdaşır?!!
Malesef bunu ,
biz KAYPAKKAYANIN " ardılıyız" demeye cüret eden, başka birey ve
tasfiyeci popülüst guruplarda yapıyor. KAYPAKAYANIN dediği gibi ; "
bununla herkesin desteğinin kazanılacağı hesaplanıyorsa, bu basit bir politika
oyunudur. Veya Stalinin deyimiyle: " politikanın yerine kahvehane
politakacılığını geçirmektir...
[26/7 22:21]
Hüseyin Koç: 4
EKONOMİK
YASALAR BİLİNCİMİZİN DIŞINDA VARDIRLAR :
SAVAŞ EKONOMİK
BİR ZORUNLUĞUN SONUCUDUR !!!
"
Ekonomik gelişim yasaları, bizim dışımızda insanların irade ve bilincinden
bağımsız , objektif olarak varmıdır? Marksizm bu soruya olumlu yanıt veriyor.
Marksizm, sosyalizmin politik ekonomisinin yasalarının, bizden bağımsız varolan
objektif yasaların, insanların kafasındaki yansıması olduğu görüşündedir. (
Stalin. C.16. S.355. inter yy)
Bu saptamayı
Mahir çayan ın subjektif düşünceyle " savaşın çıkmayacağı" üzerine
yazdığı yazılara yanıt olsun diye verdim. Ekonominin yasalarına geçmeden
belirteyim; bu yazı bir emperyalizm tahlili değildir. Eperyalizmin tahlili
çeperi daha geniş bir yazı ister. Bu açıklamadan sonra, Mahir arkadaşın bu
konuda verdiği örneklere geçebiliriz.
"
Emperyalistler arası rekabetin (uzlaşmaz çelişkilerini) emperyalistler arası
yeniden paylaşım savaşına yol açması imkanı ortadan kalkmıştır" ( Mahir.
Emperyalizmin III. Bunalım dönemi.301)
" Nükler
vurucu güçlerin dünya çapında erişmiş olduğu seviye, vede esas tayin edici
olarakta dev dünya sosyalist buloğunun varlığı emperyalistler arası had safaya
ulaşmış olan uzlaşmaz ekonomik plandan askeri plana sıçramasına engel
olmaktadır. Bir yandan çelişkiler keskinleşip derinleşirken, öte yandanda
entegrasyonagidilmektedir."
Mahir arkadaş
tarihte zoru ekonominin yarattığını kabul etmek istemiyor. Engelsin dediği gibi
" kılıcın dalda bittiğini "sanıyor. Oysa "kılıcı yaratan
ekonomidir. Zor sümürüyü korur , sebebi değildir... Simdi tarihte zorun
nedenini açıklayan Engels ten kısa kısa alıntılar verelim :
" Özel
mülkiyet tarihte, hiçte talanın ve zorun sonucu olarak ortaya çıkmaz". ( Engels
Anti Dühring. S.224. İnter yy) ; "Amerika birleşik devletlerinde kölelik,
zordan çok ingiliz pamuk sanaiine dayanıyordu. (....) pamuk devletleri için
köle yetiştirilmeyen bölgelerde kölelik, kendi giderini kurtarmadığı için, ZOR
KULANILMADAN, kendiliğinden ortadan kalktı."( age. S.223) son olarak :
" Tek sözçükle, zorun zaferi silah üretimine ve silah üretimide bir bütün
olarak üretime, yani - ekonomik güce dayanır. age. S.229)
Mahir çayan
arkadaş, Engels gibi , zoru yaratan ekonomiyi esas alacagına, ekonominin
yarattığı zoru, iradi olarak ele alır. Oysa stalinin dediği gibi "
ekonominin yasaları, insan bilincinden bağımsız gelişir." Geçerken
belirteyim; Mahir arkadaşın " dev sosyalist bulok dediği " bulok,
KAYPAKKAYANIN sosyal emperyalist dediği buloktur.( KAYPAKKAYA.Seçme yazılar II.
S.242 Ocak yy)
Bir yandan ,
" emperyalist dönemin Marksizmi olan Leninizmin evrensel tezleri,
emperyalist sistem çökene kadar geçerlidir " diyen Mahir arkadaş, diğer
yanda, Leninizmin " emperyalizmin dengesiz ve sıçramalı gelişimin" in
sonucu , paylaşılmış pazarın güçler dengesince yeniden paylaşımı olan, savaşın
çıkmayacağını söyler.
Oysa Lenin :
"(.....) üretim araçları üzerinde özel mülkiyet devam ettiği süreçe,
emperyalist savaşların kesinlikle kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. (
emperyalizm. S.12. İnter yy.)
Çünkü :
savaşın kaynağı , eşitsiz , dengesiz, sıçramalı bir hastalığa marazlı
Kapitalist ekonimidir. Kapitalist - emperyalist ekonomide, bir ülke ilerlerken,
diğeri eşit olmayan bir şekilde geriler. İlerleyen eperyalistin ekonomisi yeni
pazarlar isterken, gerileyen güç, pazarını vermek istemez. Düyanın
emperyalistlerce paylaşımı güç dengesine göre yapıldığı için, güçler değince,
barışçıl rekabet, adına savaş denen, yeni pazar paylaşımlarına yerini bırakır.
Ve eperyalizm yaşadıkça bu vahşi kanlı yağma devam ed
Bu kanlı yağma
savaşının ortadan kaldırmanın birtek çaresi var, oda herkesin kendi ülkesinde
devrim yapmasıdır. Nasılki akrep yaşadığı sürece zehirlerse; kapitalist -
emperyalist sistemde var oldukça , gerici haksız savaşlar bizim irademiz
dışında, kendi ekonomik yasalarını sürdürürler...
Mahirin somut
şartlar tahlili
"Halkın
hiç bir kesmi halinden menmun değildir. ve heran PATLAMAYA HAZIR BİR VOLKAN
GİBİDİR. Devrim için objektif sartlar hazırdır. Bu gün türkiye gibi
emperyalizmin işkali altındaki bütün yarı- sömürge ülkelerde emekçi halkın
sefaleti,hayat şartlarının zorluğu, sömürülmesi korkunç seviyededir( mahir
çayan. 221)
" devrim
için objektif şartlar hazırdır." somut şartların somut tahlili sonderece
subjektiftir.
Bu saptama
ancak güçlü bir komünist partisinin, güçlü bir halk ordusuna sahip, sendikalara
önderlik edebilecek bir süreçin işidir. Aynı subjektif ifade " halkın bir
volkan gibi patlaması içinde geçerlidir. 12 mart sürecini bilenler veya
okuyanlar bunun korkunç bir subjektiflik ve büyük bir yanılsama olduğunu
söyleyecektirler.
Emperyalizm
gümbür gümbür gelen bir devrimi görmeden, işbirlikçilerinin yönetemez durumda
kalarak , örgütlü bir kiteyi zaptedememiyeceklerine kanaat getirmeden,
uşaklarının ciyak çiyak bağırdıklarına inanmadan, emperyalizm niye durduk yerde
türkiyeyi Çin gibi, ekim devrimi esnasında sovyetler gibi bir işkale gereksinim
duysun?
Böyle bir
şartın dünde bugünde olduğuna ben inanmıyorum. Çok sıkıştıklarında nasıl olsa
bir düdükle hazırola geçecek onca tasfiyeci, legalist, reforumist unsurun
olduğunu onlarda biliyorlar. Elbetteki bu gün için birden çok temel çelişki
gibi, emperyalizmle ulus arasında milli bir çelişkinin varlığı bir gercektir.
Ama bugün için
bu çelişki baş çelişki olamaz. Mahir arkadaşın başlangıçtaki düğmeyi yanlış
iliklemesi, sonrasında gelen diğer düymeleride etkilemekte ; caminin yerine
kilise, kilisenin yerine cami yapmaya benzemektedir.
Yok ,
emperyalizmle, işbirlikçilerinin arasındaki ilişkiye değenmek gerekirse,
"komporodorluk dış güçtü, işbirlikçilik iç güce dünüştü " diyerek laf
kalabalığına ne gerek var? Oysa kompradorluk emperyalizmin memuru,
işbirlikçilik görece daha az bağımlı emperyalizmle iş ortaklığı tutan demektir.
Emperyalizm
ile yarı - sömürgeliliğin ilişkisini ise Lenin, çok net, tamda günümüze
damgasını vuran gerçikle şöyle dile getiriyor. Daha yeni söyleme, özgünlük
kaygısıyla, "makaleyi roman yapmaya" ne gerek var?..
İngiltere
Fransa Almanya yurdışına en az 70 milyar ruble sermaye yatırmışlardır. Bu
meblağdan " meşru " gelirleri- 3 milyar rubleden fazla yıllık geliri
- teslim almak için ORDUYA, ve savaş donanmasına sahip sömürge ve yarı
sömürgelere KRAL NAİPLERİ, KONSOLOSLAR, ELÇİLER, HER TÜRLÜ MEMURLAR, DİN
ADAMLARI, ve başka SÜLÜKLER sıfatıya " MÖSYÜ KAPİTALİN OĞUL VE
KARDEŞLERİNİ " yerleştiren" adına HÜKÜMET denilen ulusal milyoner
heyeti verdır.( Lenin. C.5. S.150. İnter yy)
Daha bundan
iyi " fiili işkal" mi olur? Eğer kastedilen buysa,
bunu zaten
Leninist emperyalizm teorisi ortaya koyup teşhir etmiş. Yok bu değilse
Türkiyede, Çindeki, Sovyetlerdeki gibi bir devrim hareketimi varki, emperyalizm
işkal ettiğini söyleyelim...
[26/7 22:24]
Hüseyin Koç: 5.
"KIRLARDAN
BAŞLAYACAK HALK SAVAŞINDAN"
ŞEHİR
GERİLACILIĞINA : MAHİR
" Milli
demokratik devrim mücadelesinde ŞEHİRLERİN İKİNCİL BİR ÖNEME SAHİP OLMASI,
dolayısıyla devrimin temel gücünün işçiler değil, köylülerin olası gerçeğinin
doğal sonucu, MDD de işçi sınıfının önderliğinin, bir ideolojik öncülük
olmasıdır."( mahir çayan.)
Kırları esas,
ŞEHİRLERİ TALİ alan Mahir Çayan, teoride kırsal alanı esas alsada , eylemlerini
pratikte hep büyük şehirlerde yapar. " kırlarda başlayacak halk
şavaşı,"nı bir türlü eyleme geçiremez . Mahirin önderliğindeki tüm
eylemler şehirlerde gerçekleşmaye başlamıştır. THKO yu eleştiren mahir çayan,
bir dönem sonra onların yaptığı soygun ve eylemlere duyulan ilgi ve sempatiden
etkilenmektedir.
Mao zedung,
Lin biyo, Gyabın yerine ; Şehir gerillacısı kuramcılarının Carlos marighela ve
Douglas Bravo nun kitapları, başucu kitaplarıdır artık! Bu durumun gerekçesi de
Mahirce hazırlanır:
" Savaşçı
bir örgütün varlığını kitlelere duyurmanın şehirlerde daha olanaklı olması,
küçük - burjuva anlamda da olsa, Dev-Genç in büyük şehirlerde yürüttüğü
devrimci şiddet hareketleri vede kitle eylemleri daha sert üstdüzeyde
eylemlerin yadırganmayacağı uygun bir ortam yaratmıştı." ( Mahir Çayan
kesintisiz. III.S345)
Mahir artık
" kırlardan başlayacak halk savaşından " şehir gerillacılığına makas
değiştirmiştir. Onun için adına, " savaşcı bir örgütün varlığını,
kitlelere duyurmanın şehirlerde daha olanaklı" demesi ; devrimci
çalışmayı, Sansonel çalışmayla trampa etmesi anlamına geliyordu...
Sonkez bir
kere daha ,KAYPAKKAYA NIN diliyle söylemek gerekirse : " EMPERYALİZME VE
GERİCİLİĞE KARŞI KARŞI DÖĞÜŞÜRKEN ÖLEN HERKES SAYGIYA DEĞERDİR !!! Lassale in
Alman gericileri tarafından öldürülmesi, Marksın ve Engelsin onu eleştirmesini
engellemedi.
( KAYPAKKAYA.
seçme yazılar II. S.77. Ocak yy) diyen KAYPAKKAYA nın yöntemi, Önderi ( önderimiz)
Stalinin : " kişisel dosluğun davanın çıkarının önüne geçmesine izin
vermemeliyiz.(....) Görüş ayrılıklarımızın politik temelini imalarla ve muğlak
sözlerle örtbas etmek istiyorlar. Politikanın yerine kahvehane politikacığnı
geçirmek istiyorlar" ( Stalin C.12. S.13- 14. İnter yy) diyen Stalinin
uyarısını rehber aldığımız için, kişisel dostutluğun davanın çıkarlarının önüne
geçmemesi için yazdık...l
HASAN ŞAHBAZ