Yüz sene sonra devrim hâlâ gerekli olacak mı? Peki ya bin sene sonra
devrime ihtiyaç duyulacak mı? Devrime her daim ihtiyaç olacak. Bazı insanlar
her zaman ezildiklerini hissedecekler; küçük memurlar, öğrenciler, işçiler,
köylüler ve askerler, kodamanların kendilerini ezmesinden memnuniyetsizlik
duyacaklar.
Dolayısıyla bunlar devrim isteyecekler. On bin sene sonra çelişkiler ortadan kalkacak mı? Hiç öyle şey olur mu? Elbette ki çelişkiler hâlâ görünür olacak. ..26 Temmuz 2024
Çince özgün metinden çevrilen aşağıdaki belge, tam metin olarak ilk kez Türkçe yayımlanıyor.
Deng Xiaoping’in Kültür Devrimi’nin
altını oyan politikalarına karşı ÇKP solunun son umutsuz hamlesi olan “Sağ
Sapmaya ve Geçmişte Alınan Kararları Ters Yüz Etmeye Karşı” kampanya sırasında,
ÇKP Merkez Komitesi tarafından parti örgütlerine yollanan 1976 tarih ve 4
numaralı bu belge, Mao Zedong’un ölmeden kısa süre önce, Ekim 1975 ila Ocak
1976 tarihleri arasında yaptığı bazı açıklamalardan pasajlar içeriyor.
Bizzat Mao’nun inceleyip onayladığı belgenin son paragrafında bulunan ve
Deng’a sert eleştiriler getiren ifadelere, ÇKP tarafından 1998’de
yayımlanan Mao Zedong’un Ülke Kurulduktan İtibarenki Yazıları (13.
Kitap)
[建国以来毛泽东文稿(第13册) ] başlıklı resmî derlemede yer
verilmemiştir.
“Başkan Mao’nun
Önemli Talimatları” (Ekim 1975-Ocak 1976)
Tsinghua Üniversitesi’nden Liu Bing ve omuzdaşları bir mektup yolladılar.
Chi Qun ve Küçük Xie’den şikayetçiler. Mektup ne maksatla yazılmış, orası pek
belli değil. Zannediyorum ki niyetleri, Chi Qun’ü ve Küçük Xie’yi alaşağı
etmek. Yazdıkları mektupta mızrağın ucu beni hedef alıyor. Ben Pekin’deyim;
niçin dosdoğru bana mektup yazmıyorlar da, Xiaoping üzerinden iletiyorlar?
Xiaoping, Liu Bing’i pek tutuyor. Tsinghua Üniversitesi’yle ilgili bütün bu
meseleler, hiç de orayla sınırlı değil. Bunlar, mevcut iki çizgi mücadelesini
yansıtıyor.
Sosyalist toplumda sınıf mücadelesi var mıdır, yok mudur?
Nedir bu “Üç Talimatı Esas Halka
Olarak Kavrayın” teranesi?
Huzur ve birlik, sınıf mücadelesine gereksinim olmadığı anlamına gelmez.
Esas halka sınıf mücadelesidir;
geri kalan her şey buna tabidir.
Stalin, bu konuda büyük bir hata yaptı. Ama Lenin öyle değildi. Dedi ki,
küçük üretim gün be gün, saat be saat kapitalizmi doğurur. Lenin, burjuva
hakkını güvence altına almak için kapitalistsiz bir burjuva devleti inşasından
söz etti.
İşte biz, tam da böyle bir devlet
inşa ettik. Bunun eski toplumdan pek bir farkı yok. Makam ve mevki ayrılıkları,
sekiz kademeli ücret uygulaması, emeğe göre bölüşüm, eşit değerlerin değişimi;
bunların hepsi mevcut. Pirinç almak için, kömür almak için, yağ almak için,
sebze almak için hâlâ para gerekiyor. Kaç boğazı doyurduğunun önemi yok;
nihayetinde paranı, sekiz kademeli ücret sistemine göre alıyorsun.
1949 yılında denildi ki, ülkemizdeki baş çelişki, proletarya ile burjuvazi
arasındaki çelişkidir. Aradan on üç sene geçtikten sonra sınıf mücadelesi
meselesi bir kez daha gündeme geldi; üstelik vaziyet iyiye gitmeye başladı.
Büyük Kültür Devrimi neyle
ilgiliydi?
Elbette ki sınıf mücadelesiyle!
Liu Shaoqi, sınıf mücadelesinin sönümlendiği teorisini ortaya attı. Ne
ki, kendisi hiç de “sönümlenmiş” falan değildi. İstiyordu ki o bir grup haini,
kararlı destekçilerini kanatları altına alıp korusun. Lin Biao, proletaryayı
devirip darbe yapmaya kalkıştı. Söyleyin bakalım, “sönümlenmiş” mi,
“sönümlenmemiş” mi?
Acaba bazı insanlar, sosyalist
toplumdaki çelişkiler sorununu niçin açık seçik göremiyorlar? Eski burjuvazinin
fertleri, hâlâ mevcut değil mi?
Çok sayıdaki küçük burjuvayı herkes görmüyor mu?
Hâlâ tam anlamıyla değişmemiş çok
sayıda aydın ortalıkta dolaşmıyor mu?
Küçük üretimin etkileri, yolsuzluk ve yozlaşma, spekülasyon ve vurgunculuk
dört bir yanı sarmış değil mi?
Liu ve Lin gibilerin başını çektiği parti düşmanı
gruplar, insanlara huzursuzluk vermeyi sürdürmüyorlar mı?
Sorun,
bizzat bu insanların küçük burjuvaziye mensup olmaları, fikirlerinin kolaylıkla
sağa kayabilmesidir.
Küçük burjuvaziyi esasında kendileri
temsil ediyorlar; ama yine de kalkıp “artık sınıf mücadelesi apaçık görünür
olmaktan çıkmıştır” diyorlar.
Birtakım yoldaşların, özellikle de yaşlı yoldaşların fikirleri, burjuva
demokratik devrim aşamasında takılıp kalmıştır. Sosyalist devrimi anlamıyor,
buna direniyor, hatta ve hatta karşı çıkıyorlar.
Büyük Kültür Devrimi’ne karşı iki
tür tutum alıyorlar:
---Biri, memnuniyetsizliktir.
----İkincisi ise hesap sormaktır, yani Büyük Kültür Devrimi’yle
hesaplaşmaktır.
Lenin, neden
durmadı?
Demokratik devrimden sonra, işçiler ile yoksul ve alt-orta köylüler durmadılar, devrim istemeye devam ettiler. Ama bazı parti üyeleri daha ileri gitmek istemedi, bazıları geriye düştüler, devrime karşı çıktılar.
Peki ya neden? Bunlar, büyük memurlar olmuşlardı, büyük memurların çıkarlarını korumak istiyorlardı. İyi evleri, arabaları, yüksek maaşları ve hizmetçileri vardı; kapitalistlerden daha beter olmuşlardı.
Sosyalist devrim, bunların tepesine binecekti. Kolektifleştirme hareketi
sırasında, Parti içinde bazıları karşı çıktılar; burjuva hakkının eleştirince,
buna da güceniyorlar.
Sosyalist devrim yapıyorsunuz ve hâlâ burjuvazinin nerede olduğundan bihabersiniz. O, tam da Komünist Parti’nin içindedir; parti içindeki kapitalist yolu tutan yetki sahipleridir. Kapitalist yolcular hâlâ kapitalist yoldalar.
Yüz sene sonra devrim hâlâ gerekli olacak mı? Peki ya bin sene sonra
devrime ihtiyaç duyulacak mı? Devrime her daim ihtiyaç olacak. Bazı insanlar
her zaman ezildiklerini hissedecekler; küçük memurlar, öğrenciler, işçiler,
köylüler ve askerler, kodamanların kendilerini ezmesinden memnuniyetsizlik
duyacaklar.
Dolayısıyla bunlar devrim isteyecekler. On bin sene sonra çelişkiler
ortadan kalkacak mı? Hiç öyle şey olur mu? Elbette ki çelişkiler hâlâ görünür
olacak.
Büyük Kültür Devrimi hakkındaki genel görüş: Esasında doğrudur; fakat bazı
eksiklikleri vardır. İşte şimdi eksik kalan bu noktaları mercek altına almamız
gerekiyor.
Oran yüzde 30’a yüzde 70’tir; yüzde 70 kazanım, yüzde 30 hata vardır. Tabii
bu konuda farklı görüşler de mevcuttur.
Büyük Kültür Devrimi, iki hata
yapmıştır:
1) Her şey kahrolsun;
2) Topyekûn iç savaş.
“Her şey kahrolsun” kapsamında Liu grubu gibi, Lin grubu gibi bazılarını tepelemek hakikaten doğruydu. Ancak pek çok eski yoldaşa saldırmak yanlıştı. Evet, bu insanların da hataları vardı; bunları biraz eleştirmekte sorun yoktu. Savaş deneyimi olmadan on yıldan fazla zaman geçmişti. Topyekûn iç savaş esnasında silahlar yağmalandı, bunların çoğu insanlara dağıtıldı. Çatışma da bir tür tatbikattır.
Ama insanları öldüresiye dövmek, yaralıları kurtarmamak, bunlar olacak
iş değildi.
Yaşlı yoldaşları hor
görmeyin, en yaşlılardan biri de benim; yaşlı yoldaşlar da hâlâ birazcık işe
yarar. Yaşlı yoldaşlar da isyancı hiziplere karşı yüce gönüllü olmalıdır;
isyancıları durmadan başlarından “def etmemeleri” gerekir. İsyancılar da
bazen hata yapabilirler; biz yaşlı yoldaşlar hata yapmıyor muyuz sanki? Biz de
onlar gibi hata yapıyoruz.
Yaşlı, orta yaşlı ve
gençlerin üçlü bileşimine önem vermeliyiz. Bazı yaşlı yoldaşlar
yedi-sekiz senedir etkin olarak görev almıyorlar; dolayısıyla pek çok şeyden
haberdar değiller. “Şeftali bahçesindeki insanlar, ne Han Hanedanı’nı bilirler, ne de Wei ve
Jin Hanedanları hakkında ne söyleyeceklerini.” Birtakım kişiler saldırıya maruz
kaldılar. Bunların mutsuz olmalarını, kızgın olmalarını, mantıken
anlayabiliriz.
Fakat öfkeyi halkın çoğunluğuna yöneltmek, kitlelere yöneltmek, onlara
karşı durmak ve onları suçlamak; işte bundan uzak durmak gerekir. Zhou Rongxin
ve Liu Bing çoğunluğu rencide ettiler, kararı ters yüz etmeye kalktılar. Pek
çok insan bunu hoş karşılamadı. Tsinghua Üniversitesi’nde yirmi bini aşkın
insan var, ama bu ikisi fena hâlde tecrit oldular.
Geçmişte bu okullarda öğretilen şeyler pek bir işe yaramıyordu; dersler
unutulup gidiyordu. Faydası ancak bu kadardı. Geride kala kala birazcık kültür
kalıyor, insanlar okuma yazma öğreniyor, bazısı ise makale kaleme alabiliyordu.
Ben de pek çok kitabı sonradan okudum. Doğaya ilişkin pek çok bilgi -mesela
astronomi, jeoloji ya da pedoloji (toprakbilim)- sınıfta öğrenilmez. Gerçek
beceriler okulda edinilmez. Konfüçyüs üniversiteye gitmemişti. Qin Shihuang,
Liu Bang, Han Wudi, Cao Cao, Zhu Yaunzhang… Hiçbiri, üniversiteye falan
gitmediler. Üniversite hakkında hurafelere kapılmamak gerekir. Gorki sadece iki
sene ilkokul okudu; Engels yalnız ortaoğretim gördü; Lenin, mezun olamadan
üniversiteden atıldı.
Bazıları var ki, üniversiteye gidince işçilerle aynı seviyede olmak
istemiyor, işçi aristokratı olmak istiyor. Fakat sıradan işçiler ve köylüler de
her gün ilerleme kaydeder. Gerçek kahraman kitlelerdir. Bizlere gelince,
çocuksu ve gülünç vaziyetteyiz. Buna ben de dahilim.
Genelde, alt kademedekiler üst kademedekilerden üstündür; kitleler
önderlikten üstündür. Önderler, sıradan emekçilerle boy ölçüşemez; çünkü
kitlelerden kopmuşlardır ve pratik deneyimleri yoktur. Hani bazıları çıkıp
diyorlar ya, üniversite öğrencileri emekçilere denk değildir diye; ben de
diyorum ki, asıl ben, bizzat bir emekçi kadar üstün değilim.
Birtakım insanlar burjuva aydınlarla
aynı tutumu alıyorlar ve burjuva aydınların dönüştürülmesine karşı çıkıyorlar.
Bunları dönüştürmek gerekmiyor mu? Herkesin dönüştürülmeye ihtiyacı vardır.
Benim de, sizlerin de… İşçi sınıfı da, mücadele içinde kendisini sürekli
dönüştürmelidir; yoksa bazıları kötü yola sapacaktır. Mesela İngiliz İşçi Partisi
gericidir; Amerikan Emek Federasyonu ve Endüstriyel Örgütler Kongresi de
gericidir.
Halihazırda büyük tartışmalar okullar ve bazı kurumlarla sınırlı
tutulmalıdır. Savaş müfrezeleri örgütlemeye lüzum yoktur, Parti önderliği
esastır. Sanayiye, tarıma, ticarete, orduya saldırmak yersizdir. Ancak hareket,
bu alanlara da yayılacaktır.
Şimdi kitlelerin düzeyi yükselmiştir; artık anarşizme, “her şey
kahrolsun”a, topyekûn iç savaşa sarılmıyorlar. Peking ve Tsinghua
üniversiteleri doğru yolda ilerliyorlar. Okul Parti komitelerini, fakülte parti
komitelerini ve temel örgüt önderliklerini takip ediyorlar. Durum geçmişteki
gibi değil; Kuai Dafu ve Nie Yuanzi zamanındaki gibi anarşi yok. Şimdi durum
daha istikrarlı.
Bazı eski yoldaşların elinden
tutmamız, onlara yardım etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, yeni hatalar
yapacaklardır.
Büyük Kültür Devrimi’nin başlarında,
Henan eyaleti, il ve ilçe Parti komitesi sekreterlerine el uzattı, tutumlarını
düzeltmelerini istedi. Sonuçta, il ve ilçe parti sekreterlerinden yüzde 80’i
devrilmeden kaldılar. Ben, halen daha yardım eli uzatmaya, çalışma yürütmeye
ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Her eyalet yaşlı, orta yaşlı ve gençlerin yer
aldığı üçlü [önderlik] bileşimleri yaratmalıdır.
Gençler, Kuai Dafu, Nie Yuanzi gibilerden seçilmemeli; iyi gençler olmalı.
Gençlere de aynı şekilde el uzatmamız gerekiyor. Aksi hâlde onlar da hata
yapacaklardır.
Bir-iki sene içinde biraz felsefe
okumanızı, Lu Xun okumanızı öneriyorum. Felsefe okumaları yaparken Yang
Rongguo’nun Çin Antik Düşünce Tarihi ve Çin
Felsefesinin Kısa Tarihi’ni okuyabilirsiniz. Bunlar Çin’le ilgilidir.
Konfüçyüs’ü eleştirmek gerekiyor. Bazı insanlar, Konfüçyüs’le ne derdimiz
olduğunu bilmiyor. Bunlar, Feng Youlan’ın Konfüçyüs Üzerine ve
Feng Tianyu’nün Konfüçyüs’ün Eğitim Düşüncesinin Eleştirisi yapıtlarına
bakabilirler. Feng Tianyu’nünki, Feng Youlan’ınkinden daha iyidir. Ayrıca, Guo
Lao’nun On Eleştiri Kitabı’ndaki Konfüçyüsçülüğü ululamak ve
Yasalcılığa karşı çıkmak hakkındaki bölümü de okuyabilirler.
Xiaoping, “Üç Talimatı Esas Halka
Olarak Kavrayın”ı ortaya attı. Bunu yaparken ne Politbüro’yla beraber
incelemelerde bulundu, ne Devlet Konseyi’ne danıştı, ne de bana rapor verdi.
Ben yaptım oldu diye söyledi gitti. Bu adam sınıf mücadelesini kavramıyor; bu
halkaya bir kez bile atıf yaptığı vaki değildir. Hala “beyaz kedi, kara kedi”
diyor; emperyalizm ile Marksizm arasında ayrım yapmıyor.
Diyor ki, her [kitlesel] kampanya büyük ölçüde eski işçilere ve deneyimli
kadrolara zarar vermiştir. O zaman Chen Duxiu’ya, Qu Qiubai’a, Li Lisan’a, Luo
Zhanglong’a karşı çıkmak, Wang Ming’e, Zhang Guotao’ya karşı çıkmak, Gao Gang’a,
Peng Dehuai’a, Liu Shaoqi’ye, Lin Biao’ya karşı çıkmak, bunların hepsi
zararlıydı yani, öyle mi? Eğitimde krizden söz ediyor, öğrenciler kitap
okumuyor diye yakınıyor.
Okumayan esas kendisi, Marksizm-Leninizmi idrak edemiyor, burjuvaziyi
temsil ediyor. “Karara asla karşı çıkmayacağını” söylüyor. Güvenilmezdir. Xiaoping, katiyen samimi
değildir. İnsanları korkutuyor, onunla iki laf etmeye cesaret edemiyorlar.
Kitlelerin görüşlerine de kulak asmıyor.
Önderlik yaparken bu tarz çok büyük bir sorundur. Yine de bu, hâlâ halk
arasında bir çelişkidir. Doğru ele alınırsa, Liu Shaoqi ve Lin Biao gibi karşıt
saflara savrulmayacaktır.
Deng ile Liu arasında,
Lin arasında hâlâ bazı farklılıklar vardır. Deng, özeleştiri yapmaya
isteklidir. Fakat Liu ve Lin, buna asla yanaşmadılar.
Ona yardım etmeliyiz;
hatalarını eleştirmek ona yardım etmektir.
Ona ayak
uydurmak ise iyi değildir. Eleştirmesine eleştirelim, ama sopayı elimize alıp
öldüresiye pataklamayalım. Bizim Partimizin, eksiklikleri olan ve hata yapan
insanlara yönelik her zaman bir politikası olmuştur.
Bu
politika, gelecekte hata yapmaktan kaçınmak için geçmişteki hatalardan ders
çıkarmak ve hastayı kurtarmak için hastalığı tedavi etmektir. Birbirimize
yardımcı olmalı, hatalarımızı düzeltmeli, birliğimizi güçlendirmeli ve sıkı
çalışmalıyız.
Kaynak: 中共中央文件(中发[1976]4号)
http://www.mzdbl.cn/maoxuan/huibian/zhongyaozhishibuyi.html
Bu yazı ilk olarak Doğu Kızıldır sitesinde yayımlanmıştır.
Çeviri: Onurcan Ülker