Nepal Komünist Partisi-Maoist’in Başkanı deklare etti:
“Yeni demokratik devrim
bizim politik çizgimizdir”
“Burjuva devleti,
demokrasiyi tesis etmezse…silahları ele alacağız.”
Revizyonist-burjuva Birleşik Nepal Komünist Partisi (Maoist)
içinde ayrılık yaşanır ve Nepal Komünist Partisi-Maoist (yeniden) kuruluşu,
uluslararası devrimci Maoistler arasında yüksek umutlar oluştururken,
revizyonizmden tam kopuşun nasıl sağlanacağına dair bir tartışmayı da ortaya
çıkardı.
Ortaya çıkan yeni çizginin görüşleri tam olarak açıklanmadı, fakat
politik çizgi üzerine süren ve gelişmekte olan mücadelenin bazı işaretleri
kamuoyuna açık toplantılarda gün yüzüne çıkmakta. Eski Halk Kurtuluş Ordusu
savaşçıları ve şehir-merkezli çalışma planları ile ilgili kaygıları olan
diğerleri arasında eski kurtarılmış üs bölgelerindeki mücadeleler ve Çin, Kore
ve Hindistan’ın yeni-Maoist revizyonistleri ile diplomatik ilişkiler konuları
tartışılmakta.
Bu konular Nepalli ve devrimci yolu takip etmeye devam eden
enternasyonalistler tarafından gözlemlenirken, yoğunlaştırılmış “merkezcilik”
ve revizyonist ve devrimci çizginin ilkesiz bir şekilde “uzlaşması” endişesi ve
tehlikesi mevcut.
Aşağıdaki makale bu
merkezciliği gösterebilir, ya da gösteremeyebilir. Emin bir şekilde Leninist ve
Maoist anlayışı savunan diğerlerinin devletin sınıfsal yapısı anlayışına yanıtı
henüz açıklanmadı.
Bizler, önümüzdeki süreçte yaşacak gelişmeleri endişeli bir
şekilde takip ediyor ve bu yeni partinin Prachanda ve Baburam’ın revizyonist
ellerindeki NBKP(Maoist)’in olduğundan daha yenilikçi (ve verimli) mücadeleleri
yaşama geçireceğini umut ediyoruz. (Frontline editörü)
Katmandu, Ocak 17: NKP-Maoist, geçtiğimiz Çarşamba (16 Ocak) günü
eğer devlet iktidarı halkın haklarını garanti altına almazsa partinin silahları
eline alacağı konusunda bir uyarı yaptı. Parti tarafından organize edilen bir
basın toplantısında, gerçekleştirilen 7. Kongrenin sonuçları üzerine yapılan
konuşmanın ardından, NKP-Maoist, ayaklanma için zamanın politik durum
tarafından belirleneceği bilgisini verdi.
NKP-Maoist’in yeni seçilen
başkanı Mohan Baidya (Kiran), halk ayaklanmasının koşullarının sorulması
üzerine “Halka haklarını verin. Eğer halk haklarını elde ederse, kim silaha
sarılır? Kimse. Devlet neden daha önceki anlaşma ve teminatlara göre halkın
haklarını sağlamak yerine komplo kurmaktadır?
Eğer hakları halka verilmezse, emin olun
silahlar tekrar ele alınacaktır” dedi. Kiran şöyle devam etti:
“(Ayaklanmanın) zamanlaması koşullar tarafından belirlenecektir…
Ne zaman ki koşullar bizi buna mecbur bırakacak, o zaman biz halk ayaklanmasını
ya da halk savaşını başlatacağız, çünkü kimse hevesinden ya da bazı liderlerin
çıkarları nedeniyle silah kullanmaz. Koşullar öyle gerektirdiği zaman, biz bu
düşünceden vazgeçmiş bile olsak, silahla başka güçler tarafından ele
alınacaktır.
“Kongre,
on yıllık halk savaşının temeli üzerinden bir halk ayaklanması başlatmayı
politik çizgi olarak benimsedi. Parti çizgisine göre halk savaşının temeli
halkın hükümeti, halk mahkemeleri ve halkın kurtuluş ordusudur. İsyan
sürecindeki savaş, halk hükümeti ve halk mahkemeleri deneyimi Maoistlerin halk
ayaklanmasının temeli olacaktır.”18 Ocak 2013
Yeni kurulan NKP-Maoist, yedinci Genel Kongresini gerçekleştirdi.
Kongrede “halk isyanı” partinin politik çizgisi olarak belirlenirken, aynı
zamanda Başkan Mohan Baidya (Kiran) öncülüğünde 51 kişilik Merkez Komite de
seçildi.
Baidya, Republica’dan Kiran Pun’un sorularını yanıtladı.
– 28 yıl aradan sonra partinin başına seçildiniz. Ne
hissediyorsunuz? Her ikisi de kritik olan süreçlerdi, herhangi yeni bir şey ya
da farklılık var mı?
– Dört genel kongrede merkez komite üyesi olarak seçilmiştim ve
1994’de beşinci ulusal kongrede parti genel sekreteri olarak seçildim. Yani,
esas liderlik görevini üstlenmeyi artık arzu etmiyorum.
Şu
anda bir yığın meydan okuma görüyorum, halk ve ülke için meydan okuma. Burada
soru, bu negatif ve pozitif meydan okumalarla yüzleşerek nasıl
ilerleyeceğimizdir.
Şu anda öyle bir noktadayım ki, hem bir devrimci olarak ve hem de
kötü anlamda ünlü olabilirim. Mao yoldaştan bir alıntıyı hatırlıyorum, insanlar
çok yükseğe ulaştıktan sonra en dibe düşebilir şeklinde.
Eğer
parti kadrolarının ve halkın yardımını alabilirsem, zorlukların üzerine
gidebilirim. Sorun kitle çizgisini ve halkın çıkarlarını nasıl
uygulayabilirimdedir.
– Siz her iki seferde de çok kritik koşullarda seçildiniz, bu iki
durum arasında bir fark hissediyor musunuz?
– Ben her zaman devrimin idealist yolu için var olmuşumdur.
Prachanda’nın da böyle olduğunu düşünüyordum. Prachanda partinin esas
liderliğine geldikten sonra, bir daha partinin esas liderliği görevini
üstlenmeyeceğimi düşünmüştüm. Fakat, bu doğaldır, böyle şeyler gerekiyorsa
olabiliyor.
– Sizce lider olmak mı lider yapmak mı daha kolay?
– Her ikisi de karmaşık.
– Yani Prachanda’yı siz esas lider yaptınız…
– İnsanları anlamak çok zordur. Prachanda öyle bir insan değildi
ve nasıl değişti. İnsanların nasıl değiştiğini bilmiyoruz. Bu çok zor bir şey.
– Siz aynı zamanda Prachanda’ya liderliği vererek yanlış
yaptığınızı açıkladınız. Neden?
– Ben Sektör skandalından sonra liderliği bıraktım. Dahal da hata
yapmıştı. Bu olay 1996’da Bikram Döneminde yaşanmıştı fakat ben 1999’da
bıraktım. Yoldaşlar 1999’da bunun kimin hatası olduğunu sordular. Ben sadece,
bunun benim kişisel hatam olmadığını ve bu skandal üzerine liderliği bırakmanın
bir hata olduğunu söyleyebilirim.
– Nepal Birleşik Komünist Parti (Maoist) liderleri iki Maoist
parti arasında temel bir fark olmadığını söylüyor. Genel Kongreden sonra,
farklar olduğunu söyleyebilir misiniz?
– Birçok fark var. Biz yeni demokratik devrim yolunu takip
ediyoruz fakat onlar bu yolu bıraktılar. Biz ulusal bağımsızlıktan bahsediyoruz
fakat onlar bunu terk ettiler. Biz, anayasanın kadınların, dalitlerin ve etnik
grupların haklarının garanti altına alması gerektiğini söylüyoruz. Fakat onlar
bunu da terk etmiş durumdalar. BKPN(Maoist) kendini elit sınıfların partisine
dönüştürüyor, biz ise kendi partimizi proletaryanın partisi yapmaya çalışıyoruz.
Bunlar
temel farklılıklar. Bunları politik dokümanlarda görebilirsiniz.
– Bu teorik bakış açısı, fakat sıradan insanlar bunları nasıl
anlayacaklar?
–
Yeni demokratik devrim bizim politik çizgimizdir. Biz pratikte nasıl hareket
edeceğimize karar vereceğiz. Yakında gerçekleştirilecek olan parti merkez
komitesi toplantısı somut adım üzerine karar verecek. Ulusal bağımsızlık ve
halkın yaşam standardı meselelerini güçlü bir şekilde ortaya koyacağız. Mevcut
Bhattarai hükümetinin adım atması için baskı oluşturacak protesto programlarını
yaşama geçireceğiz. Anayasayı oluşturmak ve aynı zamanda yaşanan tıkanıklığı
aşmak için yuvarlak masa toplantısı konusunu yeniden gündemleştireceğiz. Somut
program için MK toplantısını bekliyoruz.
– MK’nızın tam şeklini aldığını ne zaman görebileceğiz?
–
Yakında gerçekleştirilecek olan MK toplantısında ona tam bir şekil vermeye
çalışacağız.
– Mücadelenin yapısı ne olacak?
– Derhal, halk mücadelesinin programını görüşeceğiz.
– Partinin halk savaşı temeli üzerinden halkın ayaklanması üzerine
politik bir karışıklık olduğu söyleniyor. Bunu açıklığa kavuşturabilir misiniz?
–
Biz halk savaşının birçok deneyimine sahibiz. Paralel bir hükümet de
oluşturduk. Bir ordu kurduk. Dalitler, kadınlar ve topluluklar arasında
farkındalık gelişti. Halk savaşının “kazanma” ve “kaybetme” deneyimine sahibiz.
Bu temel üzerinden ayaklanma başlatacağız. Esas nokta tarihsel deneyimimizi
küçümseyerek ileriye gidemeyeceğimizdir. 10 yıllık bir deneyimimiz mevcut ve
bunu kullanacağız.
Herhangi bir karışıklık var mı?
Hayır. Her şey çok açık.
Bize yönelik iki suçlama var, bunu anlamalıyız. Birincisi, bazı
insanlar onların bizi hemen silaha sarılmamız için baskı yaptıklarını, bu
şekilde bizi kolaylıkla bastırabileceğini söylüyor. İkincisi, bazıları da eğer
partimiz silaha sarılmayacaksa Prachanda ve Baburam Bhattarai’den ayrımız
noktamızın ne olacağını soruyor. Her ikisi de bizi ilgilendirmiyor. Biz halkın
gündemine sarılarak ileri doğru mücadeleyle hareket edeceğiz.
– Halkın hükümetini, mahkemelerini ve ordusunu yeniden hayata
geçirecek misiniz?
–
Bunları yeniden hayata geçirmeyeceğiz. Eski tarz artık uygun değil. Mevcut yeni
zemin ve yeni bir yola uygun olarak hareket edeceğiz.
– Yani, yeni bir yol mu belirleyeceksiniz?
–
Bunu koşullar belirleyecek.
– Kurucu Meclis seçimlerinin gerçekleşmesi de tartışmalı. Eğer
seçimler gerçekleştirilirse, sizin partiniz katılacak mı?
–
Kurucu Meclis seçimlerinin yapılmasının imkanı yok.
– Fakat ya yapılırsa?
–
Bu seçimlere katılabiliriz ya da boykot ederiz. Bu seçimlerin nasıl bir şey
olacağına bağlı olarak o zaman düşüneceğiz bunu. Şu anda, bir hükümet
oluşturmak için yuvarlak masa toplantısı üzerine konuşuyoruz.
– Kurucu Meclis’in tekrar kurulmasının imkanı var mı?
–
Hayır.
– Halk Savaşı temeli üzerinde halkın ayaklanmasının başarısının
koşulları nedir?
–
Şu açıktır ki, biz halk savaşının gündemlerini ve kazanımlarını sürdürürsek,
her şey olumlu bir biçimde ilerleyecek.
– Kongrede, kadrolar sizinle ilgili, “iktidarı ele alınca sizin de
bir başka Prachanda veya Bhattarai olmayacağınıza inanmamız için gerekçeniz”
nedir sorusunu sordular. Halkı nasıl ikna edeceksiniz?
–
Bu tür sorular doğaldır. Yoldaşlar, bizim sapmayacağımızın garantisinin ne
olduğunu yerinde bir şekilde sormuşlardır. Geçmişte, biz parti içinde
bireycilik eğilimini geliştirdik. Fakat şimdi, kolektif önderliği geliştirmeye
öncelik veriyoruz. İkinci olarak, parti içinde politik haleflerimizi
geliştireceğiz.
Politik
partilerde iniş ve çıkışların olması doğal bir olgudur. Nerede bireycilik
varsa, orada tehlike var demektir. Eğer kolektif önderlik haleflerini
geliştirilirse, sapanların devre dışı bırakılması pürüzsüz bir yolda
ilerleyebilecektir. Biz, dikkatimizi kolektif önderliği geliştirmeye
yoğunlaştıracağız.
Biz
aynı zamanda sorumluluklarımızı da ifade ettik; yeni kuşak önderliğini
hazırlamalıyız.
– Bu halefleri nasıl yetiştireceksiniz?
–
Yetenekli bir yeni kuşağı hazırlamaktan bahsediyoruz. Hem “kızıl” ve hem de
“uzman”lara sahibiz. Eğer önderlik hata yaparsa nasıl müdahale edeceğini bilen
bir kuşak hazırlayacağız. Bu, komünist bir hareket içinde karmaşık bir iştir.
Fakat biz, böylesi bir kuşak geliştirmeye gayret edeceğiz.
– Böylesi bir önderlik halefi mümkün müdür?
–
Neden olmasın? Bu tür yoldaşları Merkez Komite’ye alsaydık, 200 üyeyi
geçeceklerdi. İyi bir ekibimiz var.
– Peki ya onlar da birer
Pushpa Kamal Dahal (Prachanda) ve Baburam Bhattarai’ye dönüşürlerse…
–
Kendimle ilgili konuşursam, Dahal ve Bhattarai’yi benim haleflerim olarak
düşünmüştüm. Fakat tersi oldu. İnsanları anlamak gerçekten karmaşık bir şey.
Bir insanı değerlendirmek karmaşık bir mesele. İnsanlar çok çabuk değişiyor.
– Kadrolar mülklerin partiye teslim edilmesi konusunda da soru
sordular.
–
Partiye mi teslim edileceği yoksa kooperatif bir sistem mi oluşturulacağı
konusunda yakın zamanda daha sonra karar vereceğiz.
– Bazı kadrolar, eski yüzlerin yeni ruhu anlayamayacağını
söyleyerek Merkez Komite’ye neden yeni yüzler katılmadığını sordular.
– Genel olarak, komünistler
bir konsept içinde üç kuşağı barındırır. Bizim Merkez Komitemiz de üç kuşağı
barındırıyor. Fakat yeni yoldaşları bunun içine katamadım, bu doğru. Bunu en
kısa zamanda çözeceğiz. Onları çeşitli merkezi görevlere yerleştireceğiz.